Home

Byadmin

Doğru ekmek nedir ve nasıl olmalıdır?

Doğru ekmek tarım ilacı kullanılmadan, atalık tohum ve doğal gübre ile yetiştirilen unlarla, doğal maya ile geleneksel metotlarla üretilen ve içinde herhangi bir katkı maddesi bulunmayan ekmektir. Tükettiğinizde, vücudunuz bunları yabancı madde olarak algılamaz ve savaşmaz. Bu sayede sağlığınız bozulmadan doğru beslenirsiniz. 

 

  • Karabuğday: Adı buğday olsa da kendisi buğday değildir. Buğday gibi glüten içermez ve besin değerleri farklıdır.  “Food Chemistry dergisinin 112. Sayısı Sayfa 987″de yer alan bir çalışmada buğday ununa katılan sadece %15 oranında karabuğday ununun ekmeği zenginleştirdiği ve antioksidan özelliğini arttırdığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada karabuğday unlu ekmekteki rutin ve kuarsetin düzeyinin hatırı sayılır bir artış gösterdiği ve böylece ekmeğin antioksidan ve anti inflamatuar özellik kazandığı gösterilmiştir. Kuarsetin kanserin önlenmesinde etkiliyken, rutin metabolik hastalıkların önlenmesinde kullanılan bir flanoidtir.
  • Siyez Buğdayı: Buğdayın atası olarak kabul edilen ve Antik Buğday grubu içerisinde yer alan Siyez Buğdayı 2n-14 kromozom yapısına sahiptir ve genetik olarak değişime uğramamıştır. Bu buğdayın karbonhidrat değeri düşük, protein değeri ise daha yüksektir. Ayrıca yüksek antioksidan içeriği sayesinde hücre yaşlanmasını geciktirme özelliği vardır. Yapılan çalışmalarda Folik Asit ve B vitamini açısından zengin ve yüksek oranda Sarı Lutein’e sahip olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanında glüten oranı endüstriyel buğdaylardan çok daha düşüktür. Bu yüzden işlenmesi zordur. Ancak günümüzde yoğun bir şekilde, siyez unlu karışımlar kullanılmaktadır. Az mikatarda siyez unu içeren bu karışımlara düşük maliyetli diğer unlar ve çeşitli katkı maddeleri konularak doğal olmayan, düşük maliyetli ekmekler yapılmaktadır.
  • Gerçek Ekşi Maya: Tek kullanımlık değildir. Doğru şekilde beslenip saklanırsa yüzlerce yıl maya olarak kullanılır ki, atalarımız bu şekilde mayalanmış ekmekler yemişlerdir. 12 yaş altı mayalar genç maya olarak kabul edilir. Gerçek ekşi maya hamurdaki glüteni parçalar. Vahşi bakteriler hamurdaki nişasta yani şeker ile beslenir. Bu şekilde yapılan ekmeklerin Glisemik endeksi düşüktür. Endüstriyel maya kullanılan fırınlarda gerçek ekşi maya yaşayamaz. Endüstriyel mayalar, GDO lu tek kullanımlık tohumlar gibidir, laboratuarlarda üretilir. Endüstriyel mayalar, doğal mayayı öldürür ve bu yüzden tek kullanımlıktır. Endüstri ürünlerin kolay ucuz ve çok fazla üretimine öncelik verir, sağlığımıza olan etkileri öncelikli düşünme alanı değildir.
  • İşlenmemiş Kaya Tuzu: içerisinde akışkanlığı sağlayan, rutubeti önleyen veya buna benzer katkılar bulunmayan doğal ilavesiz mineraller içeren işlenmemiş tuzdur.
  • Glisemik Indeks (GI): British Journal Of Nutrition Dergisinde yayınlanan bilimsel bir çalışmada gerçek ekşi maya kullanımının ekmeğin glisemik indeksini düşürdüğü ispatlanmıştır. Yapılan çalışmada endüstriyel mayalı ekmeklerin glikoz cevabı ve glisemik indeksi %72 iken, gerçek ekşi mayalı ekmeklerin %53-7 olduğu görülmüştür. Yani düşük glisemik endeksli yiyecekleri daha az tüketiriz ve bizi tok tutar.
  • Organik Sertifika: ürünün doğal olduğunu göstermez. Ancak kullanılan hammaddelerin tarım ilacı ve endüstriyel gübre kullanılmadığını ve temiz alanlarda üretildiğini belgeler. Endüstriyel ekşi mayalar kullanılarak üretilen ekmekler de organik sertifikalı olabilir. Organik sertifika ürünün içerisine belli oranda organik olmayan ürünler veya katkı maddeleri katılmasına müsaade eder. Bu katılan katkı maddeleri veya endüstriyel maya hızlı üretim tekniğine izin verdiğinden üretim maliyetlerini ucuzlatacağı gibi, binlerce hatta yüz binlerce ürünün seri şekilde üretilmesine de olanak sağlar. Böyle olunca içinde daha az katkı maddesi olan, organik sertifikalı, ama yeni jenerasyon endüstriyel ürünleriniz olur.
  • Taş Değirmende öğütülen buğdayın tamamı un olur. Ancak hızlı ve tonajlı üretim yapılamaz. Endüstriyel değirmenlerde (valsli sistem) buğday öğütülürken kepek, razman (kaba kepek) ve ruşeym olarak ayrılır. Bu sistem buğdayın tamamını öğütemez ancak hızlı ve tonajlı buğday öğütmeye uygundur. Bir de bu unun içine endüstriyel katkı maddeleri katılırsa, un tamamen doğallığında uzaklaşır. Geleneksel olmayan undan doğal ekmek olmaz. Ne yazık ki unun nasıl çekildiğini ancak uzman gözler anlayabilir.

 

Günümüzdeki son trendlerin etkisiyle market raflarında, fırınlarda boy gösteren neredeyse tüm ekmekler ekşi mayalı ve geleneksel. Tüm unlar taş değirmende atalık buğdaylar kullanılarak öğütülmüş katkısız unlar. Ne yazık ki ekmek piştikten sonra bu söylemlerin doğruluğu herhangi bir analiz yolu ile anlaşılamaz. Bu beyanların ve etiket bilgilerinin içeriği ancak ön kontrol safhasında anlaşılabilir ki ülkemizde bu sistem kurulu değil. Gerçek ekşi maya kullanılmadan ekşi mayalı olarak veya endüstriyel değirmenlerde öğütüldüğü halde taş değirmen etiketi ile satılan un veya ekmeklere yanlış etiket bilgisinden dolayı yaptırım uygulanmaz. Yalnızca organik un kullanarak bile organik sertifikalı ancak doğal olmayan ekmekler yapılabilir. Bu ekmekler organik sertifikalı olarak doğalmış gibi satılabilir. Mevzuatımız ise organik sertifikalı olarak bu ürünlerin satışına müsaade eder.

 

ByYasemin Dedeoglu

Diyetinize karabuğday ekleyin yağ hücreleriniz kilo kaybetsin

Karabuğday, unu da yapılmasına rağmen tahıl değil kuzukulağıgiller familyasından bir bitkidir. Vegan ve Glütensiz beslenmeye çok uygundur. Gluten duyarlılığı olanlar ve çölyaklar tarafından da rahatça tüketilebilir.
Karabuğday Yüksek lif oranı ve yüksek besin değerine sahiptir. Kalorisi düşüktür 100 gr pişmiş karabuğdayın kalorisi yaklasık 90 kcal’dir. B vitamini açısından zengindir. Hafif aromalı pek de baskın olmayan tadı bulgura benzer.

Karabuğday bileşiminde lizin protein,diyet lif, vitamin ve mineral içermektedir. İyi dengelenmiş temel aminoasit dizilimi vardır. Bu yüzden karabuğdaydaki protein değeri çok yüksektir ve vücut tarafından çoğu kullanılabilir. Önemli bir antioksidanlardır. Tohumunda bulunan fenolik asit, tokoferol ve bitki bileşikleri sayesinde karabuğday ile yapılan ürünler çok sağlıklıdır.

Karabuğday besinsel lif ve dirençli nişasta içeriğine sahip olduğu için vücutta yavaş yavaş sindirilir. Bu yüzden glisemik indeksi düşüktür ve uzun süre tokluk hissi verir. Karabuğdayda yağ oranı azdır. Vücutta yağ depolanmasını engeller.

Bu konudaki en önemli referans çalışma 2006 Yılında Nutrition Dergisi Vol 22 Sayı 2 Sayfa 166-173 yayınlanmıştır. Bu yazıda Japon bilim insan Hiroyuki Tomatake ve arkadaşları karabuğday unu ve karabuğday özütünün deney fareleri üzerindeki etkilerini incelemiş ve 3 önemli deney sonucunu paylaşmışlardır. Tomatake daha sonra aynı konuyla ilgili bir dizi çalışma daha yapmış ve benzer sonuçları değişik dergilerde yayınlamıştır.

1. Deneyde diyetlerine karabuğday, karabuğday unu ve bu undan yapılmış ürünler eklenen deney fareleri ve normal besinlerinin yanında besin takviyesi olarak karabuğday özütü alan fareler incelenmiş ve sonuç olarak birinci grup yani direk besin olarak karabuğday tüketenlerin serum kolesterol düzeyleri %33 besin takviyesi olarak tüketenlerin %31 azalmıştır. Karabuğday tüketmeyenler aynı düzeyde kalmıştır.

2. Deneyde karabuğday ununu besin olarak tüketen farelerin yağ hücrelerinin ağırlığı ve hacmi ciddi oranda azalırken besin takviyesi olarak alanlarda biraz azalma olmuş, kontrol grubu ise aynı kalmıştır.

3. Deneyde karabuğday ununu besin olarak tüketen farelerin safra kesesi taşları oluşumu incelenmiş ve ciddi oranda azalma tespit edilmiştir. Besin takviyesi olarak alanlarda da azalma olmuş ama besin olarak tüketenlere göre daha az olduğu belirlenmiştir. Kontrol grubunda değişiklik gözlemlenmemiştir.

Sonuç olarak, karabuğdayın yüksek kolesterol seviyesinin düşürülmesinde, obezitenin önlenmesinde ve safra kesesi taşlarının oluşumunun azaltılmasında etkili olduğu ve karabuğdayı besin takviyesi olarak değil direk karabuğday, karabuğday unu veya bunlardan üretilen ürün olarak tüketmenin çok daha fazla işe yaradığı ortaya konmuştur.

Byadmin

Doğalmaya Hakkında

Doğalmaya.com, zengin kültürümüz ve tarihimizi modern ve sağlıklı yaşamın gereklilikleri ile harmanlayarak bizlerin ve gelecek neslimizin teminatı olan genç kuşağın daha sağlıklı, daha verimli bir hayat sürmesi ve sağlıklı beslenmenin günümüz ve geleceğimiz için ne kadar önemli olduğu bilinicini yaymak ve yaşatmak amacıyla kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir bilgi platformudur…
Doğalmaya.com, doğal maya kullanarak kendi evinizde ekmek, beyaz peynir, kaşar peynir, yoğurt ve kefir yapımı konusunda her türlü bilgi ve tarife ayrıca da püf noktalarına rahatlıkla ulaşabileceğiniz, kendiniz sağlıklı ve organik yiyecekler üretebileceğiniz, hem öğrenip hem de öğrendiklerinizi diğer katılımcı ve kullanıcılarla payşlarak organik ve doğal yaşam kültürünü yaymak ve yaşatmak konusunda ciddi adımlar atabileceğiniz bir dijital bilgi platformdur. Hani dijital platformdur dedik de, bizler doğal ve organik yaşam konusuna o kadar gönül verdik ki bu konunun yalnızca dijital ortamda kalmasına gönlümüz razı gelmiyor. Bilgilerimizi, tecrübelerimizi paylaşacağımız organizasyonlar, çalıştaylar ve uygulamalı eğitim stüdyoları kurmak gibi hedeflerimiz de yer almaktadır. Bu konularda ilk adımı attık, kendi ürettiğimiz ya da organik olduğunu bildiğimiz sertifikalı organik ürünleri sattığımız bir organik cafe fırın konseptini yarattık ve açtık. Burası ticari bir girişim olmaktan öte, yukarıda belirttiğimiz vizyonumuzu kitlelere taşıyacak “yepyeni farklı bir iş modeli” olacaktır düşüncesindeyiz. Bu fırın çocukluğumuzdan bildiğimiz odun ateşi kara fırındır, bu fırın doğal mayaları, kefir çeşitlerini, ülkemizde hiç yapılmayan ekşi maya hamurundan antik siyez unlu poğaça, simit, karadeniz pidesi ve pizza gibi son derece farklı ve başka yerde bulamayacağınız ürünleri de bulacağınız bir fırındır. Bu fırın başkalarına da örnek olmasını hayal ettiğimiz yeni bir iş modeli değil değimiz gibi çalıştaylar yapabileceğimiz, bildiklerimizi insanlara aktarabileceğimiz eğitim stüdyolarının da olduğu bir sevgi-bilgi platformudur.
Unutmayınız ki sizlerin ve çok değer verdiğiniz sevdiklerinizin sağlığı herşeyin önündedir, bu doğrultuda doğal ve organik beslenmenin önemini vurgulamaya gerek bile olmadığını biliyor, bu konuya olan hassasiyetinizin, modern hayat koşuşturmaları, günlük stresler, yorgunluk, vakitsizlik gibi modern çağ sendromlarının ötesine geçerek sizleri doğal ve organik yaşam konusunda fanatik birer nefer haline getirmesini diliyoruz.
Sağlıklı ve mutlu kalın… Sağlıklı ve doğal yaşam konusunda her türlü sorularınızı lütfen bize iletin sizlere cevap vermekten mutluluk duyacağız.
Eposta: mayakoy@mayakoy.com.tr
Facebook: https://www.facebook.com/ysmdedeoglu/

Byadmin

Su Kefiri Yapımı

YAPILIŞI:

1- Oda sıcaklığındaki 1 lt suya, 1 su bardağı (200-250 gr veya 4-6 kaşık) şeker karıştırılarak eritilir.

2- En az 50 gr su kefiri mayası ilave edilir.

3- Arzu edilirse, fermentasyonu hızlandırmak için, içine 1 adet kuru incir, 2-3 adet kuru erik veya 5-10 ad kuru üzüm ilave edilebilir.

4- 2 gün oda sıcaklığında bekletilen su kefiri süzülerek mayalarından ayrılır. İstenirse hemen tüketilebilir ya da taze/kuru meyveler, meyve suları, bitki çayları veya baharatlarla 2. fermentasyona alınır.

5- Kefir mayaları tekrar yeniden hazırlanan şekerli suya atılarak işlem devam ettirilir.

NOT: 2. fermentasyon yaparsanız çok değişik tamamen size özel tatlar yaratabilirsiniz. Bu fermentasyon süresini de en çok 2 gün tutmanızı öneririz. Bu konuda tariflere ve daha detaylı bilgilere sitemizden ulaşabilirsiniz.

Su kefir mayası almak isteyenler www.mayakoy.com.tr temin edebilir.

Byadmin

Evde Ekmek Yapımı Hakkında Herşey

Evde ekmek yapımının tüm püf noktaları ve genel bilgi… Uzun uzadıya anlattım keyifle izlemeniz dileğiyle…

Byadmin

Evde Kolay Ekmek Yapımı

Ekşi hamur mayası ile sağlıklı ve lezzetli ekmek yapmanın püf noktalarını videomuzda bulabilirsiniz.

Byadmin

Beyaz Peynir Yapımı

Bu tarifle 1 saatte kolay ve sağlıklı peynir yapabileceksiniz. İsterseniz börek ve tatlılarınızda, isterseniz sabah kahvaltılarınızda keyifle ve güvenle tüketebileceğiniz gibi dost ve arkadaşlarınıza da gururla ikram edebilirsiniz.

Bu tarife özel işimizi kolaylaştırmak için marketlerde satılan pastörize günlük süt kullanacağız. Ancak uzun ömürlü UHT kutu sütlerden yapmaya çalışmayın olmaz.

Byadmin

Altüst Böreği

Tüm anneler için pazar kahvaltıları pek telaşlıdır. Haftaiçi okula, işe yetişmeye çalışan aile fertleri genelde tostla ya da birkaç lokmalık basit kahvaltılarla yollara dökülürken, herkes pazar günü için özel birşeyler bekler. Bizim evde de durum hiç farklı değil, daha cumartesiden düşünmeye başlarım yarın ne yapsam diye. Altüst Böreği de bir kurtarıcı. Hem kolay hem de lezzetli. Bizim evde kedi cinsleri yaşadığı için ben kıymalı yapıyorum ama her tür börek içini kullanabilirsiniz elbette.

Burada kullandığım yufka Mayaköy Şepit. Her paketten 2 adet yufka çıkıyor. Bu yufkaları ekmek gibi de kullanabiliyorsunuz. Bazı Pazar günleri yumurta haşlayıp içine peynir ve yeşillikler doğrayıp bu yufkalara sarıp kahvaltıya hazırlıyorum, bazen de börek yapıyorum.

Tam buğday unundan yapılan bu yufkalar hazır yufkalara oranla biraz daha kalın ama çok lezzetli ve besleyici. 2 yufkadan kocaman bir börek oluyor.

Evdeki küçük kaplana göre börek dediğin böyle olur zaten.

Malzemeler:

1 paket Mayaköy Şepit
1 yumurta
½ su bardağı zeytinyağı
½ su bardağı süt

İç Harcı :

300 gr. kıyma
1 iri soğan
2-3 diş sarımsak
bir avuç kıyılmış ceviz içi
tuz, karabiber, kırmızı pul biber, nane, kekik

Yapılışı:

Bir gece önceden iç harcını hazırlarsanız sabaha böreği yapmanız çok daha kolay oluyor. Zeytinyağda, önce sarımsakları ve soğanı kavurun, ardından kıymanızı ilave edip kavurmaya devam edin. En son baharatlarını ve tuzunu ilave edip kapatın, ardından ceviz içini koyun.

Evdeki en geniş tavanızı kullanabilirsiniz. Yağladığınız tavaya yufkalardan birini kenarlarını taşırarak yerleştirin. Kenarları çok fazla gelirse elle koparın ve koparttığınız parçaları tavanın dibine yayın. Derin bir kase içinde yumurta, süt ve zeytinyağını çırpın ve kaşık kaşık tavadaki yufkaların üstüne serpin. 2. Yufkadan parçalar koparıp ince bir sıra daha tavaya yerleştirip üstüne harç gezdirin. Yufkaların üstüne kıymalı harcınızı koyup bir sıra daha yufka koyun. En alttaki yufkanın tavadan sarkan kenarlarını üstüne bohça gibi kapatın.

Tavanızın üstünü bir kapakla kapatırsanız daha güzel pişiyor, önce biraz hızlı sonra kısık ateşte pişirin. Altı tamamen kızarınca bir spatula yardımıyla tersyüz edip bir de diğer yüzünü pişirin. Sıcak servis yapın.

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekşi Hamur Mayalı Kabaklı Kiş

Tuzlusu olmayan bir çay saati ya da hamur işi, böreği, çöreği olmayan bir yemek daveti olmaz. Kıymalı böreğin yeri elbette tartışılmaz ama ben bu sefer daha hafif, daha kolay ve teşbihte hata olmaz biraz daha modern bir tuzlu tarifi vermek istiyorum: Kabaklı Kiş.

Kiş kelimesi Fransızca “quiche” kelimesinin okunuşudur. Fransız mutfağından çıkmış ve Dünya mutfağına yerleşmiş bir çeşit tuzlu tarttır.

Kiş tuzlu bir taban üzerine sebzeler, et veya deniz ürünleri yerleştirilerek fırında pişirilir. Ayrıca üstüne dolgu malzemesi olarak yumurtayla süt veya krema çırpılarak dökülür en üstede peynir rendelenir. 19. Yüzyıldan beri Fransız mutfağında yer alan kişin en ünlüsü Quiche Lorraine’dir. Lorraine Fransa’da bir bölgenin adı ve bu bölgede kiş tuzlu tereyağlı tabanın üstüne konan pastırma ile yapılır. Daha sonraki yıllarda üstüne peynir de ilave edilmiştir.

Benim tarifimde taban aslında klasik Kiş tabanı değil. Klasik tabanda tereyağı kullanılır, oysa ben zeytinyağı ve ekşi maya ile tarife doğal maya yorumu katmak istiyorum. Burada amacım zeytinyağının hafifliği ve ekşi mayanın lezzetiyle sağlıklı, daha az kalorili bir tuzlu alternatifi yaratmak.

Benim Kiş’imin üstüne yumurta, süt ve krema çırpıp dökebilirsiniz ama dedim ya ben hafif olsun istiyorum. Bu yüzden yalın ve sebzeli bir kiş yaptım.

 

Malzemeler:

Taban için:

½ su bardağı aktif ekşi hamur mayası

½ su bardağı yoğurt

½ çay bardağı zeytinyağı

1 çay kaşığı kaya tuzu

2 su bardağı elenmiş un ( tam buğday unu ile de deneyebilirsiniz)

Üst için:

2 adet orta boy kabak

200 gr. sert beyaz peynir

¼ su bardağı un

Tuz

Karabiber

Zeytinyağı

 

Yapılışı:

1-      Hamuru için tüm malzemeler karıştırılır yoğrulur ve tart kalıbına dökülüp 2 saat mayalanmaya bırakılır.

2-      Kabaklar soyulup uzunlamasına ince ince dilimlenir.

3-      Hamurun üstüne rendelenmiş beyaz peynir eşit şekilde serpiştirilir.

4-      Dilimlenen kabaklar una bulanıp yan yana gelecek şekilde peynirlerin üstüne dizilir.

5-      Üzerine tuz, karabiber ekip zeytinyağı gezdirilir.

6-      Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 50-55 dakika pişirilir.

 

Afiyet olsun.

Byadmin

Sahur Bisküvisi

Ramazan’da en önemli konu iftarda ya da sahurda ne yesek konusudur. İftarda yaz kış fark etmez çorba olmazsa olmazdır, sahurda ise börek çörek. Zaten uzun yaz günlerine dayanabilmek için sahurda bol karbonhidrat almak şart.

Ben çocukken sahura kalkmak çok eğlenceliydi. Oruç tutsam da tutmasam da sahura kalkmayı çok severdim. Tabi sorumluluk annenin sırtında, ben sadece yeme kısmında vardım. Oysa büyüdükçe işin rengi değişti; uykulu uykulu kalk, yemek hazırla, zaten uykun açılmamış birde üstüne yemeye çalış zor tabi. Sonrasında sabaha işe geç kalmamak için sofrayı topla, bulaşıkları hallet derken bingo açılmayan uykun açılsın. Bu seferde uyumayı denersin. Ben orucun en çok bu kısmında yorulurum işe uykulu uykulu gitmek insanın gününü bitirir. Verim yarıya iner.

Galiba annelerin evde oturduğu dönemlerde bu işler biraz daha kolaymış, anneannem de annem de sahura kadar otururdu. Börekler, dolmalar yapar, bizi güzel güzel beslerler, ertesi günde içleri geçerse ikindide azıcık dinlenirlerdi. Bizde maalesef bu şans yok.

Benim gibi ev halkını sağlıklı ve lezzetli beslemeyi amaçlayan biri içinse, sahuru hazır su böreği ile geçiştirmek kendini kötü hissettiriyor.  Bizde bu uykusuzluk meselesini sahura kalkmak yerine yiyip yatarak çözdük. Hem uyku bölünmüyor hem de bir şeyler hazırlamak daha kolay oluyor.

Sahur bisküvisi de ılık servis yapılınca daha lezzetli olan tam bir sahur yiyeceği. Sade yiyebileceğiniz gibi, hem tatlıyla hem de tuzluyla yiyebilirsiniz. Benim gibi küçük çocuğu olanlar içinse çok pratik. Ertesi gün yanına bir bardak süt veya kefir koyup kahvaltıyı hazırlayabilirsiniz.

Bu bisküvinin özelliği en az 7-12 saat mayalanması. Yapımı çok kolay ve çabuk, sizi hiç yormuyor. Hemen yoğurup tezgahta unutabilirsiniz. Sahurda siz çayı demlerken çarçabuk fırına koyup 25-30 dakikada sıcak sıcak sofraya koyabilirsiniz.

 

Sahur Bisküvisi

Malzemeler:

2,5 su bardağı beyaz un

Yarın su bardağı aktif ekşi maya

1 su bardağı kefir (yoğurtta koyabilirsiniz)

3 yemek kaşığı toz şeker (tatlı isterseniz şeker miktarı arttırabilirsiniz. Tuzlu bir tat içinse 1 yemek kaşığı kullanın.)

Yarım çay kaşığı tuz

1 su bardağı küp küp kesilmiş soğuk tereyağı

Yapılışı:

Fırını 200 derece alt üst ısıtmaya ayarlayıp, ısınmaya bırakın.

Bu arada siz unu eleyin, ortasını havuz gibi açarak diğer malzemeleri ilave edin. Biraz yoğurup üstünü ıslak bezle örterek mayalanmaya bırakın. En az 7 en çok 12 saat bekletin.

Mayalanmış hamurunuzu unlanmış tezgahta rulo haline getirin. Rulo halindeki hamuru 1,5cm kalınlığında bıçakla kesip yuvarlaklar yapın. Yuvarlak bisküvilerinizi tepsiye yan yana dizin. Sıcak fırına sürün. 25 -30 dakika pişirin. Altı üstü güzelce kızarınca fırından çıkarıp servis yapın.

Hayırlı Ramazanlar.

Byadmin

Ekşi Mayalı Haşhaşlı Çörek

İnsan ortayaşa gelince hatta belki de bir parmak geçince. Emek emek insanlar, olaylar, anılar biriktiriyor. Benim için şehirler, mekanlar gibi yiyecekler de bu biriktirdiğim anıların, insanların parçaları. Bazı yiyecekler, bazı tarifler var ki bilinçsizce zaman zaman onları deneyip, yapıyorum. Kokusunda tadında o eski zamanları bulmak için herhalde. Bunların genellikle çocukluğuma ait olması tesadüf değil elbette. İnsanın en tasasız, en güzel zamanı ve zamanının en bol olduğu dönemi, çocukluğu.

Biz Annem ve Babamla Ankara’da yaşarken ailemizin tüm diğer fertleri Adapazarı ve oraya yakın bir kasaba olan Osmaneli’nde yaşardı. Hala da öyle. Biz de, her tatil onları ziyarete giderdik. Adapazarı’na Babaannemlere, Amcamlara ve Osmaneli’ne Anneannemlere, Teyzemlere. Yolculuk için tren yolunu ve Boğaziçi Ekspresini seçerdik. O tarafa Mavi Tren’de giderdi. Daha hızlıydı ama Osmaneli’nde durmazdı. Tren saat sabah 8’de kalkar ve 11-12 saatte anca varırdı. Arada bozulur, her istasyonda durur beklerdi. Yol uzun olmasına rağmen ben çok zevk alırdım. Hala da yolculukları severim, öyle pek de sıkılmam. Hatırladığım tren ister kış olsun ister yaz çok sıcak olurdu. Şayet Bayram dönemi değilse mutlaka boş koltuklar da olurdu. Elbette birkaç yaşıt çocuk da. O zaman elektronik oyuncaklar, tabletler, cep telefonları yok. Arabasını, bebeğini kapan gelir, çabucak kaynaşılıp bu boş koltuklarda evcilik oynanırdı.

Herkes gibi Annem de, yanına yol boyunca yenecek yolluk alırdı. Buna rağmen Eskişehir İstasyonu’nu dört gözle beklerdim. Hem yolun yarısı olduğu için hem de haşhaşlı çörekleri için. Tren genellikle öğle saatlerinde Eskişehir’de olurdu ve uzun uzun da beklerdi. Bu sırada Amcalar, Teyzeler kollarında sepetleri tazecik, kimi zaman daha sıcak haşhaşlı çörekler ve ayranlar satarlardı. Çörekleri kese kağıdına sararlardı, ayran ise mavi parlak kapaklı ve cam şişede olurdu. Kırmızı kapak süt içindi. Biz çocuklar içinse kağıttan pipetler vardı. Ağız kısmı ıslandıkça yapışan bu pipetleri, ayran gelmedikçe yırta yırta kısaltır sonunda küçücük yapardık. Her şey ne kadar da doğal ve sağlıklıymış. Ne zaman bütün bunların yerini plastikler aldı bir türlü ayrımsıyamıyorum. Naylon poşette yiyecekler, naylon bardakta içecekler, boyalı plastikten pipetler her şey doğaya, bize, zarar.

İşte haşhaşlı çörek yediğim zaman her seferinde damağımda o tren yolculuklarının tadı, kokusu. Haşhaşlı çöreği hemen herkes yapıyor. Üç aşağı beş yukarı benzer. Isparta’lı olan Kayınvalidem koşma diyor. Başka adları var mı bilmiyorum. Ben kendi yorumumla ekşi mayalı, kefirli yaptım. Sütle yoğuran Annemin tarifini kefire uyguladım. Kefirin içindeki bakteri popülasyonu, ekşi mayanınkiyle birleşince süper kabaran ve bir o kadar da yumuşak çöreklerim oldu. Üstelik bir kaza sonucu tam buğday yerine çavdar unu koymuşum. Çavdarla da gayet güzel ve farklı bir lezzet yakaladık. Siz hangi unu kullanırsanız kullanın sabırlıysanız memnun kalacaksınız. İşlem uzun ama çok kolay toplamda harcadığınız emek çok az sadece bekleme süresi uzun. Ben bu kadar beklemem derseniz hiç sorun değil. Direk akşamdan mayalayın sabah pişirin yada sabah mayalayın akşam pişirin. Yine de gayet tatmin edici oluyor. Ben biraz dura dura, aşama aşama yaptım. Çöreklerin hakkını verdim.

Malzemeler:

1200 gr organik çavdar unu (tam buğday veya beyaz un da kullanabilirsiniz ama beyaz un biraz daha az sıvı kaldırdığı için birden dökmeyin, bir kısmını azar azar ilave edin.)

800 ml kefir (ev yapımı olursa bakterileri canlı olur kabarması, lezzeti farklı olur. Sütle aynı 
lezzette olmuyor baştan söyleyeyim)

800 gr. ekşi maya (100% nemli)

1 tatlı kaşığı tuz

 

İç Harcı

500 gr. çekilmiş haşhaş

200 ml zeytinyağı

200 gr. iri kıyılmış ceviz

Haşhaşla zeytinyağını iyice karıştırın ama cevizi ilave etmeyin onu elle üstüne serpin. Biraz zeytinyağını da tezgahı yağlamak için ayırın.

 

Yapılışı:

Ben sabah kalkar kalkmaz ekşi mayamdam 300 gr alıp, 300 gr un ve 300 gr su ile bir güzel besledim. Bu oran %100 nemli ekşi maya oranı. Çabuk mayalansın diye fırının içine kapalı ortama koydum. Yanına da kaynar su dolu bir cezve yerleştirdim. İşte size ev usulü mayalanma kabini, fırıncı olmaya gerek yok. Ben kızı okula götürüp dönüp, birkaç işimi halledene kadar yaklaşık dört saat orda unuttum.

4 saatin sonunda mayam iyice güzelleşmiş kabarmış üstü göz göz olmuştu. Hemen hamurumu mayaladım. Zaten o kadar kolay ki ekşi mayayı koy, unu ele, tuz ve kefiri koy yoğur. Sonra yine fırının içine ılık ortama geri koydum. Cezvedeki su soğumuştu yeniledim. Ben yazılarıma, işlerime geri döndüm, hamuru yine unuttum. Yaklaşık bir dört saat sonra baktım hacmi iki katına çıkmış iyice kabarmıştı.

Hemen tezgahımı yağladım. Hamurdan elimle ceviz büyüklüğünde bir parça koparıp, tezgahta yine elimle açtım. Üstüne yağlı haşhaş sürüp, ceviz serptim. Rulo yapıp doladım. Top top oldular. Birbirine yakın tepsiye yerleştirdim. Birbirlerine değer şekilde koyuyorum ki mayalanmaya devam ederken pide gibi yayılmasın, yukarı doğru kabarsınlar. Üzerlerine de kalan zeytinyağını sürdüm. Sonra tekrar fırındaki ılık mayalanma ortamına geri koydum akşam yemeği için bir şeyler hazırladım, salata yaptım. Baktım iki saat geçmiş artık çöreklerim şişko birer somun haline gelmişlerdi. Fırından çıkarıp tezgaha koydum ve fırını 200 dereceye ısıttım.

Sıcak fırına çöreklerimi koyup 20 dakika 200 derecede ve buharlı ekmek modunda pişirdim. Fırınınızın buharı tutan bu modu yoksa, lütfen bir tasın içine su koyup fırının içine koyun ki çörekleriniz yumuşacık pişsin, nemini kaybetmesin. 20 dakika sonra dereceyi 180’ne indirdim yaklaşık 30-35 dakika daha pişirdim.

Çöreklerim pişince fırından çıkarıp soğumaya bıraktım. Çavdar unundan olmasına rağmen yumuşaklıklarını koruyorlardı. Kızımı okuldan alıp geldiğimde soğumuş yenecek kıvama gelmişlerdi. Yanına da ayran ve peynir zeytin koyduk.

Hoş geldin çocukluğum.

Byadmin

Ekşi Mayalı Dereotlu Poğaça

Çocuklar denizde yüzüp yüzüp bir koşu sahile yanınıza geliyorsa ilk sordukları genelde “Anneee yiyecek bişey var mıııı.”dır. Hergün olmasada yazlıkta kaldığımız sürece sahile yanımızda birşeyler taşımaya gayret ediyoruz ki, acıktıklarında sahilde buldukları abur cuburlar yerine bizim götürdüklerimizi yesinler.

Ekşi maya ile yapılan poğaça bizimkilerin favorilerinden biri. Tam buğday unu ile yaptığımız için çok besleyici ve ekşi maya sayesinde de hem mis gibi kokuyor hem de ertesi gün bile yumuşaklığını koruyor. Bizim buraların rüzgarı meşhur açıkta kalan herşey kurur ama ekşi mayalı poğaçalar gayet dayanıklı uzun süre tazeliklerini muhafaza edebiliyorlar.

Malzemeler:

4,5 su bardağı tam buğday unu (unu lütfen azar azar ilave edin ki yumuşaklığı ayarlayabilesiniz)
1/2 su bardağı yoğurt
1 su bardağı zeytinyağı
1 çorba kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 demet dereotu
2 yemek kaşığı ekşi maya
1,5 su bardağı su

İçi :

İpek ve kuzeni Mert kıymalı soğanlı yerken, büyük abileri Ali peynirli maydanozlu yiyor. Bu yüzden biz yarısını peynirli yarısını kıymalı hazırladık. Siz nasıl isterseniz.

Hazırlanışı :

1- Bir gece önce buzdolabında duran ekşi mayamızdan 2 dolu çorba kaşığı maya alıp 2 çorba kaşığı un ve yarım bardak ılık su ile çoğaltıp göz göz olup aktif hale gelene kadar tezgahta beklettik. Yarım saat yetti hava oldukça sıcak.

2- İlk Karım :
Ekşi maya, tuz, toz şeker, yoğurt, yağ, yarım bardak ılık su ve 3 su bardağı un genişçe bir kaba koyulur ve iyice karılır. Çok katı olmayan bir hamur oluyor. Tam da kulak memesi kıvamında:))). Üstüne ıslak bez örtün ve hacminin üç katı olana kadar bekletin.
Biz gece kardık sabaha kadar mayalandı.

3- İkinci Karım:
Hamurumuza 1,5 su bardağı un ve 1/2 su bardağı ılık su ve bir demet kıyılmış dereotu ilave edip tekrar kardık. Hamurdan iri parçalar koparıp elimizi yağlayıp içlerine iç koyup ay şeklinde kapattık. Tepsiye yağlı kağıt serip ikinci mayalanmaya bıraktık. Iki saat sonra pişmeye hazırdı.

 

Biz iki tepsi hazırladığımız için 200 derece turboda pişirdik. Soğuk fırına sürdük. 15 dakika sonra tepsilerin yerlerini değiştirerek toplamda 35 dakika fırında tuttuk.

Çocuklar bayıldı zaten yarısı fırından çıkar çıkmaz bitti. Annem kalan yarısını sahile götürebilmek için sakladı.

Deneyin beğeneceksiniz.

Afiyet bu sefer dereotlu poğaça olsun.

 

Not: Üzerine yumurta sürmedik. Siz dilerseniz sürüp öyle ikinci mayalanmayı bekleyebilirsiniz.

Byadmin

Amerikan Bisküvisi

Kahvaltıda İpek için biraz domates dilimledim. Direk ben domates sevmem deyip reddetti. Sesimi çıkarmadım ertesi gün bu sefer küçük kiraz domateslerden yıkayıp tabağına koydum. Anneee ben domates yemiyorum, sevmem dedi. Ben gayet sakin ama Annecim bu domates farklı bu cherry domates yani kiraz domates bak minik minik senin gibi dedim. Baktı, kokladı, kafasına yattı, sonra da bir güzel yedi. Hatta ertesi hafta pazarda Anne bu kiraz domateslerden bol bol al ben çok seviyorum diyerek olaya ayrı bir renk kattı.

Aslında yok bizim de farkımız. Hadi O çocuk kanıyor, ya biz? Biz yetişkinler de aslında hiç farklı değiliz. Bizde maalesef her konuda görselliğe önem veriyoruz. İçerik görüntünün yanında solda sıfır kalıyor. Tüm fırınlar, pastaneler, şeker dükkanları, nasılda cazibeli, al benili. Görünce kendimizi kaybediyoruz. İçindekiler, kullanılan malzemeler satın almadan hangimizin aklına geliyor ama gelmeli. Etiket okumayı, seçici olmayı öğrenmeliyiz. Yoksa çocuklarımız nasıl öğrenecek?

Aşağıda İpek için yaptığım ekmekciklerin tarifini sizinlede paylaşmak istiyorum. Küçük küçük yaptım ki bir taneyi bitirebilsin. Artıp kalanı ziyan olmasın yada fazla yiyerek midesini gereksiz yere büyütmesin. Süsledim komik yüzler yaptım ki sabah sabah iştahı artsın. Gidip okuldaki sağlıksız ekmeklere saldırmasın. Yani aslında bende biraz göz boyadım. Ne yapayım zamana ve şartlara ayak uydurmak lazım :))

Beyaz peynirli mini mini ekmekcikler için malzemelerimiz:

– 500-600 gr. elenmiş tam buğday unu

– 200 gr. beyaz peynir

– 200 gr. tereyağı

– 3 dolu yemek kaşık ekşi ekmek mayası (ben San Francisco ekşi mayası kullandım.)

– 2 yumurta

– 1 tatlı kaşığı tuz

– 1 tatlı kaşığı şeker

– Yarım bardak kefir (yoksa koyu kıvamlı bir ayranda olabilir.)

Unu eleyip hazırlayın. Kefir ve un dışındaki tüm malzemeleri çırpma kâsesine koyup mikserin en yavaş modunda iyice karıştırın.

Tüm malzemeleriniz oda sıcaklığındaysa çok daha iyi sonuç alırsınız.

Tereyağının ve peynirin iyice ezildiğinden emin olduktan sonra yavaş yavaş un ve kefiri ilave edin. Hamur haznenin kenarlarına yapışmadan ayrılıncaya kadar un eklemeye devam edin. Hamur elinize yapışmayacak ama asla katı da olmayacak.

Sonra tezgaha alıp birazda elle yoğurun. Üstünü ıslak bez veya strech filmle kapatın ve ılık bir yerde 3 saat kadar mayalanmaya bırakın.

3 saat sonra bir kaç dakika daha yoğurun ve dilediğiniz büyüklükte toplar yaparak sıkışık bir şekilde tepsiye yerleştir. Üstlerine parmağınızla bastırın yani mühürleyin ve tepside bir yarım saat daha bekletin.

Bu arada fırınınızı 230 dereceye ısıtın. Tepsiyi fırına sürdüğünüzde 200 dereceye indirin 30-35 dakika pişirin.

Fırından çıkar çıkmaz üzerine spreyle veya elinizle su serperek biraz kepek yada tam buğday unu eleyin. Fazlasını üfleyerek uzaklaştırın ki yer gök batmasın.

Afiyet olsun.

Byadmin

Remziye Hanım’ın Anısına “Dızmana”

Anneannem Remziye Hanım 1922 yılında doğmuş. Osmanlı’dan ayrılan topraklarda Bulgaristan’da. Bir evin bir kızıymış. Babası yokluğuna dayanamayacağını düşündüğünden komşu köye gelin etmemiş, bitişiğinde ki eve vermiş. Ama şartlar onu dört çocuğu, kayınvalidesi ve eşiyle kilometrelerce uzağa, bir daha ailesini göremeyeceği Türkiye’ye göç etmeye zorlamış. Anneannem biz macırız derdi. Ben Anneannemin macırının muhacir olduğunu, yani göçmen demek olduğunu yıllar sonra öğrendim. Türk Hükümeti diğer pek çok Bulgaristan göçmenine yaptığı yardımı Anneannemle Büyükbabama da yapmış. Onlara Bilecik Bursa arasında Osmanlı’nın kurulduğu Söğüt Kasabası’na yakın Osmaneli’nde krediyle bir ev verip yerleştirmiş.

 

anneannem’in tek katlıydı evi, önü arkası bahçe. Birde inek yetiştirdiği ahırı, hemen evin arkasında. Ön bahçede erik ağaçları, arka bahçede ise sebzeleri olurdu. Ne kadar yağ tenekesi varsa toplar içine rengarenk çiçekler diker camın önüne ön bahçeye sıralardı. Birde dut ağacı vardı ki dalları biz torunlara ev sahipliği yapar, meyveleri midelerimizi şenlendirirdi.

Dörder yaş arayla sıralanan biz torunlar her tatil Remziye Hanım’ın evinde toplanır, bir önceki tatilde bıraktığımız yerden yaramazlıklara devam ederdik. Osmaneli’nde yıllar içinde geçirdiğim her tatil farklı mevsimlere denk geldiğinden her dönemdeki gündelik hayat belleğime kazınmış.

Anneannemin evle ahırın arasında düz beton dökülmüş terası vardı. Bazen orada bembeyaz çarşaflar üzerine tarhana, bazen ön bahçede ki erik ağaçlarından pestil yapar sererdi. Bazen de meyve kuruturdu. En sevdiğim dönem salça kaynattıkları zamandı. Arka bahçede kocaman ateş yanar, komşular torunlar toplanır herkesin elinde rende domates geçirirdi. Salça kaynarken de ateşte bahçeden toplanan patates, biber, patlıcan pişirilirdi.

Şubat tatilinde gittiğimizde tüm bu hazırlıkların parsasını toplardık. Anneannemin pişirdiği ekmek sobada kızartılır üstüne yine Onun çaldığı yoğurdun kaymağı ve hepimizin imece usulü yaptığı salça sürülür ohhh afiyetle yerdik. Kurutulan meyveler ve pestiller ise kış geceleri oyunlarımıza eşlik ederdi.

Fakat hafızamda tadı ve kokusuyla capcanlı kalan bir görüntü var ki bugünkü yazımın asıl konusu. Dızmana, namı diğer üslü börek. Anneannem eski kadın cefakar, sabah namazına kalkar, inekleri sağar, sütünü kaynatır, hemen böreğini hazırlar biz daha uykudayken pişirirdi. Çocuk aklımızla kendi yaptığı peynirle, yoğurt ve hamurla pişen bu böreğin ne kadar değerli olduğunu bilmezdik ama o mis gibi kokuya uyanmanın hazzını hiç unutamadık.

Yıllarca torunlarına, hasta kocasına bakan Remziye Hanım son aylarına kadar evine sahip çıktı. Kendi işini kendi gördü. Torunlarının onların eş ve çocuklarının ismini hiç unutmadı. Hayata gözlerini yumduğu 16 Temmuz 2013’de bir devir sona erdi.

Tadını çıkara çıkara uzata uzata söylerdi “Mis gibi böörek hadi sofraya ekmek zamanı”

DIZMANA İÇİN MALZEMELER

4 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı tuz
4 dolu kaşık ekşi maya. Annem Anadolu ekşi ekmek mayası kullandı.
1/2 su bardağı su.

İçi için :
Beyaz peynir
Kırmızı pul biber.

Üstü için :

Bir kase dolusu yoğurt kaymağı (Bulamazsanız yoğurt ve biraz sıvı yağ koyabilirsiniz. Buranın sütünden yapılan yoğurdun kaymağı çok güzel olduğu için biz Anneannem gibi kaymaklı yaptık.)
Bir kaşık tepeleme un
1 tane yumurta.

Yapılışı :

Bir gece önce :
Annem su hariç tüm malzemeleri koyup yoğurdu. Hamur yumuşacık kulak memesi kıvamına ulaşıncaya kadar da yavaş yavaş suyunu ilave etti. Biz akşam kardık. Sabaha gayet güzel kabarmıştı.

Sabah :

 

Annem kabarmış Hamurundun ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp içine peynirli harç koyup toplar yaptı. Bu topları yaparken elini yağladı ve yağlanmış tepsiye sık sık dizdi. Parçaları yağmayarak piştiğinde birbirlerinden kolayca ayrılmasını sağladı. Üstünü örtüp güneşe bıraktı. 2 saat daha mayalanan böreğimiz artık fırına hazır hale geldi.

 

Öğlen :

Bir kase kaymağa yumurtayı kırıp içine birazda un koyan Annem biraz cıvıtmak için de yoğurt suyu kullandı. Akışkan bir üst olacak. Tepsinin üstünü bu karışımla kaplayıp fırına sürdü.

200 derecede üstü kızarıp altı pişesiye kadar yaklaşık bir saat fırında tuttuk. Yalnız fırının en alt rafına koyduk ve üstünü biraz kızarınca yağlı kağıtla kapadık ki çok fazla kızarıp yanmasın. Fırından çıkarıp biraz dinlenmeye aldık.

 

Allah’ım işte o koku. Dayanılmaz.

Byadmin

Tam Çavdarlı Çikolatalı Kurabiye

Tam tahıllar arasında en fazla lif oranına sahip olan tahıl çavdarmış, üstelik çavdar unu glisemik indeksi en düşük olan unmuş. Hal böyle olunca pek çok klasik tarifi bir de çavdar unuyla denemek gerekiyor. Çavdar unu tahılın yapısından kaynaklanan nedenlerle çok kolay kabarmayan bir undur, ancak tariflerinizi ekşi maya kullanarak yaparsanız kolaylıkla kabarır sorun çıkmaz. Şayet ekşi maya kullanmayacaksanız o zaman kurabiye gibi çok fazla kabarması gerekmeyen tariflerinizi uygulayabilirsiniz ya da çavdar ununu buğday unuyla karıştırarak yapabilirsiniz.

Ben kurabiye tarifimde unun tamamını çavdar unu olarak kullandım ve ekşi maya ile kabarttım. Hem çavdar hem ekşi mayalı olduğu için günlerce bayatlamayan ilk günkü tazeliğini koruyan kurabiyelerim oldu.

Malzemeler:

200 gr. Tereyağı
400 gr. Toz şeker 
3 adet yumurta
600 gr. Mayaköy tam çavdar unu
200 gr. Kakao
80 gr. Çikolata parçacıkları
150 gr. Ekşi maya
½ çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı:

Tüm malzemeleri koyup yoğurun. En son çikolata parçalarını ilave edip üstüne ıslak bir havlu kapatın. Ilık bir yerde 2-2,5 saat mayalanmaya bırakın. Mayalandıktan sonra buzluğa koyup yarım saat soğutun. Soğuyunca elle yuvarlak şekil verip tepsiye dizin. Önceden 220 C’ye ısıtılmış fırınınızı kurabiyelerinizi koyunca 180 C’ye indirip 20-25 dakika fırınlayın. Kurabiyeleriniz tam pişmeden fırından çıkarmayı unutmayın çünkü soğuyuncaya kadar dışarda da olsa pişmeye devam edip çok sertleşebiliyor. Tecrübeyle sabittir.

Afiyet olsun.

Byadmin

Bayat Ekmekten Ekmek Kadayıfı

Biz küçükken ekmek yere düşerse alır öper alnımıza koyardık. Ekmek kutsaldı yerde kalmazdı. Kültürümüze, içimize öyle derinden işlemiş ki ekmek, pek çok atasözümüzde deyimde başkahraman olmuş. “Ekmek aslanın ağzında”, “Ekmek parası”, “Ekmek istemez su istemez” bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Hepsinde yiyecekle, varlıkla, yaşamakla özdeşleştirilmiş ekmek. Ben Anneannemden, sonrada uzunca bir dönem Annemden önce ekmeğe sonra tüm yiyeceklere saygı göstermeyi, onları atmadan, bozmadan, dökmeden tüketmeyi gördüm.

Sonraları Annem ardından bizler biraz da imkanlarımızdaki artışla ve maalesef ters orantılı olarak da zamanlarımızdaki daralışla daha çok israf eder, daha çok atar olduk, hem ekmekleri hem de diğer yiyecekleri.

Şimdi size TMO(Toprak Mahsülleri Ofisi)’nun resmi sayfasından aldığım birkaç rakamdan bahsetmek istiyorum:

Geçtiğimiz 2014 yılında günde israf edilen ekmek adeti 6 milyon. HER GÜN atılan 6 milyon adet ekmekle 4,7 milyon insanın günlük ekmek ihtiyacı karşılanabilmekte. Yani paralar sürekli çöpe atılıyor. İster aile bütçenizi düşünün ister daha geniş boyutta devlet ekonomisini israf belimizi büküyor.

Ayrıca israf edilen ekmeklerin en düşük mali değeri ile hesaplansa bile her yıl bu ekmeklerle; 
100 yataklı 80 hastane
16 derslikli 500 okul
300 öğrenci kapasiteli 250 yurt yapılabilmekte.

Evet bu israfa dur denilebilmeli, denilebilmeli de…. Nasıl?

Bir kere suni kabartıcılar, katkı maddeleri ile yapılmış, pamuk gibi bembeyaz ultra rafine unlarla hazırlanmış ekmekler eski ekmeklere hiç benzemiyor. Onlar hızla kabarıp fos fos oldukları gibi de hızla bayatlayıp kaskatı kesiliyorlar. İsteseniz de, ısıtsanız da yenmiyor kayış gibi oluyorlar.

Üstelik bu ekmekler eskilerin bayat ekmek değerlendirme metotlarına da gelmiyorlar. Suyu görünce ya dağılıyorlar ya hamurlaşıyorlar. Sıcağı görünce de iyice sertleşiyorlar. Oysa eskiden gerçek ekşi maya ile yapılan ekmekler zaten uzun süre tazeliklerini korudukları için daha uzun yenilebiliyor, hatta iyice bayatladıklarında da rahatça kullanılabiliyor israf edilmiyorlardı.  Yani paralar ekmek olup çöpte yerini almıyordu.

Hani hepimizin Afyon’dan geçerken mutlaka yediğimiz ekmek kadayıfı var ya işte o kadayıfın kökeni taa Osmanlı İmparatorluğuna dayanır. Ordu seferdeyken, zafer kazanıldı mı askere moral olsun diye kuru ekmeklerin üstüne şerbet dökülüp verilirmiş. İşte bugün üstüne dondurma ya da kaymak koyarak, fıstıklı, cevizli, vişneli yediğimiz ekmek kadayıfı aslında çok basit bir tatlı. Ekmek üstüne şerbet ama her ekmekle maalesef olmuyor. Gerçek ekşi mayalı ve tam buğday unundan yapılmış, sıkı ağır ekmek olmalı, yani suyu görünce gevşeyip dağılmamalı.

Ben tarifimde Mayaköy tam buğday ekmeği olan Esmerim kullandım. Siz Mayaköy Karamla da yapabilirsiniz ama çavdarın tadı biraz farklı oluyor baştan uyarayım.

Malzemeler:

9-10 dilim Mayaköy Esmerim (tercihen bayatlamış hatta biraz kurumuş)

Karamel için 1 bardak toz şeker veya ½ bardak pekmez

1 çorba kaşığı tereyağı

Şerbeti için;

2 su bardağı toz şeker

4 su bardağı damacana suyu

3-4 damla limon suyu

Yapılışı;

İlk önce karar vermeniz gereken konu, geleneksel tadı olsun biraz ağır olsa da severim ben, diyerek karamelli mi yapacağınız? Yoksa ben tatlının hafifini severim hem daha kolay diyerek pekmezli olanı mı deneyeceğiniz?

Şayet karamelli olanı tercih ettiyseniz önce karameli hazırlamanız gerekiyor. Bunun için 1 su bardağı şekeri kısık ateşte eritin. Tatlı bir kahverengi olup eriyince içine 1 su bardağı ılık su dökün ve bir kaşık tereyağını ilave edip biraz daha kaynatın. Bırakın ılınsın.

Bu arada siz bir tepsi içine ekmeklerinizi hazırlayın. Ekmeklerin kenarlarını keskin bir bıçakla incecik kesin ama sakın atmayın. İsraf etmiyoruz. Onlarla da başka bir şey yapacağız. Bir sıra halinde tepsiye dizdiğimiz ekmekleri karamelle ıslatıp çekene kadar bekleyin. Çok fazla dökmeyin dibinde birazcık olsun yeter kalan olursa sonra şerbete eklersiniz.

Pekmezle yapacaksanız daha kolay yarım bardak pekmezin üzerine yarım bardak ılık su ilave ederek ekmekleri bununla ıslatıyoruz.

Ekmekleriniz sertliğine göre 1-2 saat içinde tamamen karamelini çekiyor, siz bu arada şerbetini hazırlayabilirsiniz. Şerbeti soğuk ya da soğuğa yakın ılıklıkta kullanacağız.

2 bardak toz şekeri 4 bardak su ile kaynatıp koyulaşınca limonunu ilave edin, artan karameliniz varsa ekleyip biraz daha kaynatın. Soğusun.

Karameli çeken ekmeklerinizin üstüne soğuk şerbetten 1-2 kepçe dökün. Fırınınızın sadece altını 180 dereceye ayarlayarak daha soğukken ekmekleri fırına koyun. Şerbeti çektikçe üstüne biraz daha ilave edin. Bu işlemi 2-3 kez yapın. Fırını kapatın ekmekler içinde kalsın şerbetten biraz daha ilave edip iyice soğuyana kadar fırında bekletin.

Şerbeti bol bol dökmeyin azar azar koyun çektikçe ilave edin. Bırakın bitmesin artanı sonra yine kullanırız. İyice soğuyunca üzerine bir iki kaşık daha şerbet koyup buzdolabına kaldırın. Bir gece beklerse tadı daha güzel oluyor.

Servis ederken bir dilim ekmek kadayıfı üstüne biraz kaymak ceviz koyup ikinci dilimi üstüne yerleştirip en üstüne tekrar kaymak ve ceviz koyarak ,iki kat yaparsanız daha güzel oluyor.

Bu arada ekmeklerin kenarlarını incecik kesmiştik ya onları da kıtır ekmek yapacağız.

Kıtır ekmekler:

Ekmek kenarlarını küp küp doğrayıp hazırlayın. Bu arada tavada zeytinyağını kızdırıp 2-3 diş sarımsağı içinde soteleyin. Ardından ekmeklerinizi atıp sotelemeye devam edin çıtır çıtır kızardıklarında üstlerine biberiye, kekik ve acı toz biber serpip biraz daha kavurun ve bir havlu kağıt üzerine çıkartın. Çorbalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır.

Afiyet herkese olsun, kimse aç kalmasın.

Byadmin

Grisinili Bayram Tatlısı

Ben mısır şurubunun tadını hemen alırım. Çok tatlı yemediğim için beni korkunç etkiler. Boğazımı yakar ardından da derhal su içme ihtiyacı duyarım. Zaten şerbetli tatlılar ağırken, birde nişasta bazlı şekerlerle yapılan hazır tatlıların, şerbetleri o kadar yoğun oluyor ki bence çok tercih edilmemeli. Bayramda zaten her ziyarette ya da her gelenle bir parça tatlı yesek şeker komasından gideriz. Elbette tatlısız bayram da söz konusu bile değil. O zaman, en hafif olanlara ve evde yapılanlara yönelmek lazım.

Evinde baklavasını açan, şerbetini hazırlayıp cızır cızır üzerine döken, maharetli hanımlarımıza bir sözümüz yok elbet. Önlerinde şapka çıkarır, yolumuza devam ederiz. Oysa benim tarifim o kadar uğraşamayacak olanlara. Uğraşamayacak diyorum çünkü uğraşırsak hepimiz baklavada yaparız börek de açarız o başka. Bu tarifteki hedef kitlem vakti dar, eli çabuk, bir de en önemlisi tatlı bile olsa sağlıklısını arayanlara.

Bayram tatlımın özelliği, sadece çok kolay olması değil, aynı zamanda da çok ekonomik olması. Kullanılan ana malzeme olan grisini ise organik undan, sızma zeytinyağlı ve ekşi mayalı yani çok sağlıklı. Maliyet-kar analizi yaparsak her alanda birinci gelir.

Şerbetindeyse olayı biraz daha masumlaştırmak için pancar şekeri kullandım. En azından mısır şurubu değil. Siz aynı tarifi pekmezle ya da esmer şekerle de deneyebilirsiniz. Ben gelecek misafirleri düşünerek o kadar da ileri gidemedim. Ne de olsa Bayram, ağzımız biraz tatlansın.

Malzemeler:

3 bardak toz şeker

6 bardak su

½ limon

1 paket 175 gr.lık ekşi mayalı Mayaköy organik grisini

Yapılılışı :

Önce şeker ve suyu kaynatarak şerbeti hazırlayın. Kaynayıp azıcık koyulaştığında 5-6 damla limon ilave edip soğumaya bırakın.

Şerbet oda sıcaklığına geldiği zaman 1 paket grisinin tamamını şerbete atıp bekleyin. 2-3 saat sonra yumuşayacaktır. Bir süzgeç yardımı ile grisinileri şerbetten toplayıp kenara alın.

Şerbeti ocakta tekrar kaynatın. Kaynarken içine artık iyice yumuşamış olan grisinileri ilave ederek bir taşım daha kaynatın.

Sonra yayvan bir servis tabağına çıkarın. Üst üste gelmesinler, sıcakken şekilleri bozuluyor. Buzdolabında bir gece beklettikten sonra servis yapın. Üstüne tarçın, fındık, fıstık veya hindistan cevizi serperek süsleyebilirsiniz.

Mutlu Bayramlar

Byadmin

Üzümlü Erikli Ekşi Mayalı Kek

Ben çocukken çekirdekli üzümü hiç sevmezdim. İzmir’in çekirdeksiz üzümü dışında hiçbir üzümü ağzıma koymazdım. Ayrıca Anneannemin bütün bahçesi çeşit çeşit erikle dolu olduğu halde bir tane bile yediğimi hatırlamam, ne can erik ne mürdüm hiç birini sevmezdim. Bu ön yargı maalesef yıllarca sürdü sonra ne olduysa oldu birdenbire her ikisine de bayılır oldum. Bu ne ara oldu? Nasıl oldu? Bende pek anlamadım ama en büyük şaşkınlığa uğrayan Eşim oldu. Konuya bir türlü anlam veremedi. Bende bayağı düşündüm nasıl oldu diye.

Biz her Pazar günü organik pazara uğrarız, bu bizim Ailemizin yıllardır haftalık rutinidir. Yaz kış demeden hiç atlamadan her Pazar organik pazara gider bir haftalık sebze ve meyvemizi alırız. Eşimin seyahatte olduğu bir Pazar kendim gittim birer kilo erik ve üzüm de aldım, niyesini hala bilmiyorum. Aslında eşim aldığında bile söylenirdim. Kendim alınca da yedim. Yiyince de çok sevdim. Aslında bu ön yargılar hayatımızın her alanında bizi esir alıyor. Nasıl nerede ne şekilde ortaya çıktığını bilmediğimiz bir yığın fikrimiz var, üstelik pek çoğu hakkında bilgimiz yokken.

Hatta bu ön yargılarımız o kadar fazla ki denemeyi bile reddediyoruz. Daha öncede birkaç kez başıma geldi. Kızımın arkadaşlarından birinin annesi iflah olmaz bir gastrit hastasıymış, üstelik midesinde mide kanserine bile yol açabilecek helicobakter priori diye bir bakteri sorunu varmış.  Bunlara ilaveten birde bağısak problemleri yaşıyormuş.  Ne konuda yazdığımdan haberi olmadan bana anlattı, bende içeriden koşup su kefiri getirdim. Ardından süt kefiri de ikram etmeye çalıştım. Üstelik bir bir bu canlı bakterilerin ona çok iyi geleceğinden, içtiği antibiyotiklerin zararlarını önlemekte çok faydalı olduklarından bahsettim. Gayet ilgili bir şekilde dinledi. Yazılarımı okuyacağını söyledi ama bir yudum bile içmedi. Ben ne kadar tatlarının güzel olduğunu söylesem de denemeye yanaşmadı. Bende elbette ısrar etmedim. Beni hayrete düşüren denememe nedeninin aslında tatlarının güzel olmayacağını düşünmesiydi. Çok faydalı kesin tadı kötüdür ön yargısı. Tıpkı benim yıllarca eriğe üzüme davranışım gibi denemeden.

Biz üzüme bile çekirdeği var diye şans vermezsek, dili farklı, dini farklı, derisinin rengi farklı birine nasıl şans verebiliriz. Benim gibi hümanist olduğunu iddia eden biri yiyecek konusunda ön yargılı olursa, insanlar konusunda ön yargılara sahip olmadığını iddia edebilir mi? Peki bir Anne olarak bilinçli veya bilinçsiz önyargılarım olursa çocuğuma insanları dilleri, dinleri, ırkları ne olursa olsun sadece iyi insan veya kötü insan diye ayırmasını nasıl öğretebilirim?

Düşündüm, düşündüm çıkamadım. Ben  en iyisi kalkayım da bir kek yapayım dedim ve bir baktım aşağıdaki tarif çıktı. Erikli üzümlü kek.

Malzemeler:

3 yumurta

1 çay fincanı toz şeker (ben esmer şeker kullandım)

1 çay fincanı aktif ekşi maya

2 çay fincanı un ( ben tam buğday unu kullandım)

1 çay bardağı süt

1 çay bardağı sıvı yağ

1 salkım iri tatlı çekirdekli üzüm.

8-9 adet mürdüm eriği

Yapılışı:

Yumurta ve toz şekeri iyice pürüzsüz olana dek çırpın. Sonra sıvı yağ ve sütü bir bardakta toplayın, unu eleyin. Önce unun 1/3 kadarını koyun sonra süt yağ karışımının 1/3ünü ilave edin. Çırpmaya devam edin. Daha sonra bir un bir sıvı karışım şeklide bitene kadar yavaş yavaş tüm malzemeleri ilave ederek çırpın. En son ekşi mayayı ilave edin.

Bu arada kelepçeli tart kalıbına yağlı kağıt serin. Biraz tereyağı ile yağlayın üstüne toz şeker serpin. Sonra meyveleri sık sık tek bir sıra halinde dizin. Üstüne kek karışımını dökerek ılık yerde mayalanmaya bırakın. Kalıbınızın üstünü ıslak bir havlu ile örtün ki kek kurumasın.

Mayasının geldiğini hacminin artmasından ve üstünün göz göz kabarcıklanmasından kolayca anlayabilirsiniz. Mayalanma süresi bitince önceden ısıttığınız 170 derecelik fırında 45-50 dakika pişirin.

Fırından çıkarıp soğuduğunda ters çevirin. Üzerini dilediğiniz şekilde süsleyebilirsiniz. Ben pudra şekerini çay süzgeci ile eleyerek süsledim. Hatta bu işi İpek yaptı kar yağdırıyorum Anneee diye çok da eğlendi.

Afiyet olsun.

Byadmin

İpek Hanımdan Ekşi Mayalı Fındıklı Kurabiye

 

En iyi kimya mutfakta öğrenilir, çocuk oynarken öğrenir diye bütün yaz tatili boyunca her şeyi biz kızımla birlikte yaptık. Markette alışverişi, kasada ödemeyi, ev toplayıp, toz almayı, hatta iş yerinde çalışmayı. Ama biz en çok mutfakta pasta börek yapmayı seviyoruz. Mutfak terazisinde un tartarken, elerken, yumurtaları büyüklüklerine göre incelerken, hem çok eğleniyoruz hem de pek çok şeyi uygulamalı öğreniyoruz. Birde dağılan mutfağı toplamak olmasa her şey harika olacak. Neyse o da sorumluluğu öğretiyor diyerek kendimizi teselli edelim.

Bu sefer de kurabiye işine girdik. Ben oldum olası fındıklı kurabiyeye bayılırım kızım da bana çekmiş. Ekşi mayanın kabartma kuvvetinden, hem de her şeyi sağlık deposuna çeviren sihirli bakterilerinden faydalanmak istedim. En eski fındıklı kurabiye tarifimi ekşi mayaya uydurup, tam buğday unu ile yaptık. Ortaya eskiden anneannemin yaptığı gibi kaba, kıtır kıtır bir kurabiye çıktı. Nişastalı, pudra şekerli ağızda dağılan kurabiyelere benzemiyor. Biraz daha yoğun, çok daha doyurucu, 1-2 tane anca yiyebiliyorsunuz. Benim gibi daima kilosuna dikkat edenler için uygun. Tereyağı ve ekşi mayanın lezzetiyle enfes. Tam kahve ya da çay yanına bir tane alıp keyfine varabileceğiniz türden.

Bu kurabiye biraz kaba o yüzden incecik açıp kalıpla kestiğinizde pek hoş olmayacaktır. Ama kızım minicik elleriyle toplar yaptı, bastırdı, üstlerine fındıklar koydu. Oyun hamuruyla oynamaktan daha çok zevk aldı. Hem küçük kasları çalıştı hem de kendi elleri ile yaptığı için zevkle yiyip, parkta da arkadaşlarına gururla ikram etti. Çocuklarınızla bir öğleden sonra etkinliği isterseniz çok zevk alacağınızı garanti ederim.

Malzemeler:

1 çay fincanı aktif ekşi maya

1 çay fincanı soğuk küp doğranmış tereyağı

1 çay fincanı toz şeker

1 çay fincanı beyaz un

1 çay fincanı tam buğday unu

1 çay fincanı toz şeker (biraz daha az kullanabilirsiniz, biz biraz tatlı seviyoruz)

½ çay fincanı iri çekilmiş fındık

1 tatlı kaşığı tarçın

½ çay fincanı bütün fındık (süslemek için)

Yapılışı:

Önce ununuzu eleyip havalandırın. Sonra toz şeker ve tereyağını çırpıcı yardımı ile çırpıp pürüzsüz hale getirin. Ardından yavaş yavaş tüm malzemeyi ilave ederek yoğurun. Elinize yapışmayan kulak memesi kıvamında bir hamur olacak. Hamuru bir buzdolabı poşetine koyarak yarım saat buzdolabında dinlendirin. Soğumuş kıvamı biraz daha sertleşmiş hamurunuzdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak elle şekillendirin. Yaklaşık 25 adet kurabiye çıkıyor. Hepsinin üstüne birer fındık koyup tepsiye dizin.

Fırını alt üst ısıtma da 220 dereceye ısıtın. Kurabiyeleri fırına sürdükten sonra dereceyi 200’e indirin. Yaklaşık 25-30 dakika da pişiyor ama unutmayın kurabiyeler fırından çıktıktan sonra da 10-12 dakika soğuyana kadar pişmeye devam eder. Çok sertleşmeden fırından çıkarın ki taş gibi olmasın.

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekşi Mayalı Elmalı Turta

Öncelikle ortada gezinen turta, tart, pay kelimelerine açıklık getirelim. Birincisi turta ile pay aynı şey. Biri İtalyancadan, diğeri İngilizceden devşirilip Türkçeye yerleşmiş. Turtanın hem altında hem üstünde hamur olur. İçine taze ya da pişirilmiş meyve dolgu malzemesi olarak konulup, üstü ya komple ya da kısmen kapatılır. Nispeten daha yumuşaktır. Tartta ise sadece altta hamur vardır ve turtaya nazaran daha incedir.  Kıtır kıtır bisküvi kıvamında ki bu hamurun üstüne taze meyveler dizilerek pişirilir. Tabiri caizse pizzanın meyvelisi gibidir.

Benim turta deyince aklıma ilk elmalı turta geliyor ama bal kabaklı, erikli hatta kestaneli turtalarda harika olur. Aslında hepsinin hamuru aynı içinin malzemesini dilediğiniz gibi değiştirerek istediğiniz turtayı yaratabilirsiniz. Dolgu için kullanacağınız malzemeleri önceden pişirebileceğiniz gibi çiğden de koyabilirsiniz. Ben bugün elmalı harcımı önceden pişirip soğutarak turtamı yaptım.

İyi bir turta için öncelikle iyi bir hamur gerekir. Tıpkı ekmekte olduğu gibi turtada da hamurunun kıvamını ayarlamak için biraz tecrübe gerekiyor. Fakat size burada vereceğim ipuçlarını atlamazsanız ilk seferinde bile başarılı bir turtanız olur.

Ekşi hamur mayası turtanıza geleneksel hafif ekşimsi hamur tadını verecek aynı zamanda da içindeki asitler hamurunuzun daha gevrek ve katman katman olmasını sağlayacaktır. Sağlıklı olmasından bahsetmiyorum bile.

Ön Hazırlık :

Ekşi mayanızı %100 nemli olacak şekilde besleyin. Kabarıp göz göz olana kadar bekletin ve turta hamurunuzu su yerine mayanızla yoğurun.

Ben akşam ½ bardak mevcut ekşi mayamı 1 bardak un ve ½ bardak su ile besledim sabah hazırdı.

İç Harcı

500 gr. elma  (En az iki çeşit elma kullanırsanız daha lezzetli olur.)

1 su bardağı toz şeker (Elmalarınız ekşiyse biraz daha fazla şeker gerekecektir.)

1 tatlı kaşığı tarçın

1 çorba kaşığı tereyağı

½ su bardağı kırılmış ceviz.

Yapılışı :

Elmaları soyun ve çekirdeklerini çıkarıp rendeleyin. Şeker, tereyağı ve tarçınla beraber püre haline gelene kadar kısık ateşte pişirin. İyice soğuduğunda cevizleri ilave edin.

İç harcınızı önceden hazırlamak çok önemli, çünkü hamura soğuk olarak konması gerekiyor. Buzdolabında birkaç gün, dondurucuda ise birkaç ay saklayabilirsiniz. Önceden hazırlamanız işinizi çok kolaylaştırır.

Hamuru :

200 gr. tereyağı

2 su bardağı  tam buğday unu

1 su bardağı 100% nemli ekşi maya

½ çay kaşığı tuz.

1 çorba kaşığı toz şeker(isteğe bağlı)

Yapılışı :

Turtalar soğuk malzemeyle yapılır. Bu yüzden tereyağı çok soğuk olmalı küçük küçük parçalara kesip önce unla bir güzel karıştırıp, parmak uçlarınızla nazikçe yoğuruyorsunuz.

Hamurun içinde tereyağı pütür pütür kalıyor. Sanki içinde bezelyeler var gibi.

Sonra ekşi mayayı yavaş yavaş ilave etmeye başlayacaksınız. Tereyağının nemine göre 1 su bardağı kadar ekşi maya yeterli olur. Hamur toplanınca yuvarlayıp, üstünü kapatın. Hamurunuzu ılık bir yerde mayalanmaya bırakın.

Ben genişçe porselen bir tabağa koyup üstünü strech filmle kapattım. Fırının içine koydum. Bu arada ılıklığı sağlamak için büyük bir cezveyle su kaynattım, fırının içine hamurun yanına koydum. Hamuru unuttum.  En az 7, en çok 12 saat mayalanması gerekiyor.

7 saatin sonunda hamurum harikaydı. Yumuşacık pofur pofur kabarmıştı. Hemen tezgaha azıcık un serptim hamurumu 8 ufak parçaya ayırıp hepsini elimin içiyle tezgahta ezerek yassılttım üst üste koydum. Bu işlem milföy hamuru gibi hamurumun kat kat olmasını sağladı. Üşenirseniz yapmanıza gerek yok ama hamur daha güzel oluyor, üstelik zor da değil.

Üst üste topladığınız hamuru sonra ikiye bölüp yuvarlayın ve tekrar strech filmle sarın. Buzdolabında soğumaya bırakın.

Hamuru bu şekilde yapıp dondurucuya da koyabilirsiniz. Böylece boş zamanınız varken hazırlayıp hem hamuru hem de harcını dondurabilirsiniz.

Buzdolabında en az 30 dakika soğuttuğunuz hamuru çıkarıp merdane ile biri 33 cm diğeri 30 cm iki yuvarlak hamur açın. Hamurunuz buzdolabında çok sertleşmişse ya da dondurucudan çıkarmışsanız biraz yumuşamasını bekleyin.

33 cm. lik ilk hamuru tart kalıbından dışarı taşacak şekilde yayın üstüne elmalı harcınızı koyun ve en üste de ikinci hamurunuzu serin. Alttaki hamurun kenarlarını  üsteki hamurun kenarlarına doğru kapatın şekil verin.

Turtanın üstündeki hamurun tam ortasına ince uçlu bir bıçakla 1-2 cm kadar çarpı şeklinde kesik atın ki hava alsın çatlamasın.

Üstüne fırçayla tereyağı sürüp toz şeker serpin.

Pişirme:

Turtanızı iyi pişirmek çok önemlidir. Yanmadıktan sonra, çok pişmesi sorun değil. Çıtır çıtır olur. Yeter ki az pişmesin.  Fırınınızı önce 250 dereceye ısıtın ve turtayı fırına koyar koymaz 220 ye indirin.

20 dakika 220 derecede pişirdikten sonra 180 dereceye indirip 30-35 dakika daha bu sıcaklıkta pişirin. Fırın tepsisini alttan bir üsteki göze koyun.

Sürenin bitiminde fırından çıkardığınız turtanızı kesmeden önce 1-2 saat dinlendirin.

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekşi Mayalı Pankek

Anneannem rahmetli akıtma derdi. Arkadaşımın Anneannesi ise kaygana, ben pankek diye biliyorum siz ne diyorsunuz bilmem ama hepsi aynı şeyi tarif ediyor pazar sabahı anne kurtaran hamur işini. Hafta içi işe, okula gitmeden önce apar topar ne bulunursa edilen kahvaltı hafta sonu olunca en problemli öğün haline geliyor. O onu istemezmiş, öbürü bunu yemekten bıkmış. Her pazar değişik hoşa gidecek şey bulmaksa ayrı dert. Ben acaba ne yapsam diye durakladığımda hemen pankek yaparım. Hem çok pratik hem de çok lezzetli.

 

Ayrıca evde bir şeyi atmaktan da nefret ederim. Ekşi mayanın kuvvetli kalıp yaşaması için düzenli aralıklarla beslenmesi gerekir ama benim canım bazen bir şey pişirmek istemez. O zaman da maya çoğalır elimde bir yığın hamur olur.  Atmak yerine bu fazla mayalarla pankek yapıp değerlendiririm.

 

Pankekin içinde aslında şeker olur ama ben şekerden uzak durmaktan yanayım. Bu sebeple nötr yapıyorum ne çok tuzlu ne de tatlı. Dileyen yanında bal, reçel veya marmelatla yesin, dileyen peynir zeytinle.

 

Bu sefer bal kabağı püresiyle servis ettim. Yanına da taze meyveler koydum. Pankekin güzelliği de burada yanına ne koyarsanız koyun çok yakışıyor.

 

Malzemeler:

 

2 su bardağı ekşi hamur mayası

1 yumurta

½ çay kaşığı tuz

2 yemek kaşığı zeytinyağı

3 + yemek kaşığı süt ( yoksa yoğurt suyu, ayran, su hepsi olur)

 

Yapılışı:

 

Süt hariç tüm malzeme karıştırılır sonra kaşık kaşık süt ilave edilir. Mayanızın akışkanlığına göre içine konulan süt oranı değişebiliyor. Koyu kek kıvamlı bir hamur elde edene kadar süt eklemeye ve karıştırmaya devam edin. Yanmaz tavanızı orta hararetli ocakta ısıtın içine fındık büyüklüğünde tereyağı koyup eritin. Hamurunuzdan büyükçe bir kaşık alarak tavaya dökün. Tavanızın büyüklüğüne göre yan yana birkaç tane pankek pişirebilirsiniz. Üstü göz göz olup bir tarafı pişince diğer tarafını çevirin. Her yeni partiden önce tereyağı koymayı unutmayın. Bu ölçü ile yaklaşık 11-12 adet pankek çıkıyor. Ilık ya da soğuk servis edin. Mutlaka vanilyalı dondurma ve çilekle denemeyi unutmayın.

 

Afiyet olsun.

Byadmin

Milano’lu Şans Keki, “PANETTONE”

Daha yeni mezun olup çalışmaya başladığım ilk şirketin Milano’lu ortağı her yeni yılda bize bu kekten yollardı. Şans getirsin, işlerimiz yeni gelen yılda daha da iyi olsun diye. Biz de ofisçe toplanır bir yandan yer bir yandan da taa İtalya’dan buraya nasıl oluyor da bayatlamadan geliyor diye kafa yorardık. Yıllar sonra bugün anlıyorum ki geleneksel yolla yapılıp ekşi maya ile kabartıldığı için bu kekler bayatlamadan Milano’dan gelip bizim ofisi şenlendirebiliyordu.

Burada yazacağım Panettone geleneksel bir İtalyan tatlı ekmeği. Yumuşacık sünger gibi keklere pek alakası yok daha çok ekmeksi bir lezzete sahip. Ekşi maya ile yapılıyor ve pek aceleyi sevmiyor. Gerçek bir Panatonne yapmak için sabırlı olmak ve kabarmasına zaman tanımak zorundasınız. Sevdiklerinizi şımartmak, değişik bir tarif ve lezzet denemek isterseniz çok hoşunuza gidecek. Üstelik kolay kolay bayatlamadığı için önceden yapıp sarıp sarmalayıp daha sonra ikram edebilirsiniz.

Birde Panettone ile ilgili bir hikaye var. Panettone İtalyanca Toni’nin ekmeği demek. Toni Milano’da bir fırıncı ve patronunun kızına aşık. Hem kızın gönlünü kazanmak hem de patronunu evlenmelerine ikna etmek zorunda. Günlerce düşünüp deneyip bir tatlı ekmek yapıyor. Bu ekmek o kadar tutuluyor ki Milano’da herkes Toni’nin ekmeğinden istiyor. Böylece hem Toni sevdiği kızla evleniyor. Hem de fırına ortak oluyor. İşte Toni’nin ekmeği.

Malzemeler,

 

450 gr. Un (3,5 su bardağı)
200 gr. Ekşi hamur mayası (2 çorba kaşığı)
125 gr. Toz şeker (7 çorba kaşığı)
3 yumurta
125 gr. Tereyağı
1 limon kabuğu rendesi
1 paket vanilya
60 gr. kuru üzüm (yaklaşık 1/2 su bardağı)
1 kahve fincanı su

Notlar :

60 gr. Kuru üzümü bir kahve fincanı su ile ıslatın. Sonra süzüp bu suyu hamura ilave edin.
Önce tüm malzemeyi koyup suyu en son ilave edin, gerek kalmayabilir. Kıvamı ne ekmek hamuru kadar sert ne kek hamuru kadar akışkan olmamalı.
Fırınınızın özel ekmek pişirme modu varsa onu kullanın yoksa pişirme esnasında bir kabın içine su koyarak nem vermesi için fırına yerleştirin.
Bu ne tam bir kek ne de ekmek. Bu yüzden çok tatlı değil. Siz daha tatlı olsun isterseniz şekeri arttırabilirsiniz. Ben az tatlı tercih ediyorum. Böylece yanında taze krema, bal ve reçellerle yiyebilirsiniz.

Yapılışı:

Unu eleyip ortasını havuz gibi açarak su dışında tüm malzemeyi koyup yoğurun. Tereyağınız oda sıcaklığında olsun. Son olarak yavaş yavaş suyu ilave edin. Hamurumuzun kıvamı kek hamurundan daha yoğun olacak ama ekmek hamuru gibi sertte olmayacak. Elinize yapışan bir hamur mikserle karabilirsiniz.

 

Hamuru daha sonra üstüne ıslak bir bez kapatarak mayalanmaya alın. Hiç acele etmeyin 27 derece sıcaklıkta nerdeyse 15 saat kabarması için bekledik. Daha sonra kalıba koyup bir 8 saatte kalıpta beklettik. Yani toplamda tam 1 gün mayalanmasını bekledik. Tavsiyem hiç acele etmeyin zaten bayatlamıyor bol vaktiniz varken hazır olmasını dilediğiniz günden bir iki gün önce pişirin. Çok nazlı aceleye getirirseniz kabarmıyor.

 

Sonra sıcak fırına sürüp 15 dakika sonra fırından çıkarmadan üstüne bıçakla bir çarpı işareti yapacaksınız. Benim fırınımın ekmek pişirme modu var bu modda 180 derecede pişiriyorum. Sizin fırınınızda bu pişirme konumu olmayabilir, sorun değil. Hemen fırının bir köşesine içi su dolu küçük bir kap koyun alt üst pişirmede 180 derecede tatlı ekmeğinizi pişirebilirsiniz.

 

En başta söylediğim gibi sabırlı olunması gereken bir kek hem kabarmasını hemde pişmesini sabırla beklemeniz gerekiyor yaklaşık bir saat hatta bir saat onbeş dakikada pişiyor. Siz yinede ince bir kürdanla kontrolü unutmayın.

 

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekşi Mayalı Erikli Kek

Bazı yemekler sadece tatlarıyla aklımızda kalmaz, bazen bu yiyecekler zihnimizde anıları canlandırır. Sırf bu yüzden kek ve süt benim için çok özeldir. Akşam üstü okuldan dönüşte daha kapıdan girmeden mis gibi taze pişmiş kek kokusu beni karşılardı. Annem okuldan çok aç geldiğimi bilir bana süt ve kekten oluşan ikindi kahvaltısı hazırlardı. Bende daima taze pişmiş kekin kokusu çocukluğumu o dönemdeki kayıtsız mutluluğumu temsil eder.

Annelerinin sevdiğini çocukları da otomatikman sevdiğinden benim kızım da ılık keki ve yanında bir bardak soğuk sütü çok sever.

Kekler iyidir ama yeni fırından çıktığında. Üzerinden bir gece geçse kurur, suyu uçar, bayatlar. Oysa ekşi maya ile yapılan kekler tıpkı ekmekler gibi geç bayatlıyor. Kup kuru sapır sapır dökülen kekler olmuyor. En önemlisi probiyotik ve B vitamininden zengin. Hazır mayaların midenizde yaptığı ekşimeden uzak. Alerjisi olanlar tarafından bile güvenle tüketilebilen, içindeki şekere rağmen glisemik endeksi düşük kekler oluyor. Ekşi mayadaki bakteri ve mantar kültürleri şekeri ve unu önceden sindirdiği için şişmanlatmaz, kan şekerini hızla yükseltip sizi acıktırmaz aksine doyurur.

Bendeki ekşi mayalardan San Francisco ekşi mayası kekler için biçilmiş kaftan. Yalnız biraz zamanı geniş tutmak gerekiyor. Keki sabah pişirecekseniz bir gece önceden yada öğleden sonra pişirecekseniz sabah erkenden ekşi mayanızı dolaptan çıkarıp un ve suyla besleyip aktive etmeniz gerekiyor.

Malzemeler:

3 adet orta boy yumurta
1.5 su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
2 su bardağı un
2 yemek kaşığı aktive edilmiş San Francisco ekşi mayası
10 adet erik küçük doğranmış
10 adet kakule havanda ezilmiş
5 adet karanfil havanda toz haline getirilmiş
Yarım muskat rendelenmiş

Önemli püf noktaları:
1- Kek yapmanın en önemli püf noktası tüm malzemelerin oda sıcaklığında olmasıdır.

2- Un mutlaka elenmeli ve havalandırılmalıdır. Özellikle tam buğday unu kullanırsanız mutlaka uzun uzun eleyin ki kekiniz daha güzel kabarsın.

3- Unu sakın bir kerede koymayın üç kerede sırayla biraz un biraz süt ilave ederek yavaş yavaş sabırla çırpın.

4- Mutlaka sıcak fırına sürün ve 13. dakikada keki fırından çıkarmadan üstüne bıçakla yarım santim derinliğinde bir çizgi çizin. Çatlayıp nefaseti üstüne çıksın diye.

5- İçine koyacağınız meyveleri unlayarak en son tahta kaşıkla ilave edin ki hepsi kekin dibine çökmesin.

Yapılışı:

Yumurta ve toz şekeri miskerle köpük köpük olana kadar çırpın. Sonra sıvı yağı ve ekşi mayayı ilave ederek çırpmaya devam edin. Unu ve sütü azar azar sırayla biraz undan biraz sütten üç kerede ilave ederek çırpmaya devam edin. En son baharatları ve unlanmış erikleri ilave edin. Tahta kaşıkla karıştırıp yağlanmış kalıba dökün. Bir saatte kalıpta ılık bir ortamda mayalanmaya bırakın.

Sonra 180 derece alt üst ısıtmada yaklaşık bir saat fırınlayın.

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekşi Maya İle Kovboy Kurabiyesi

Ekşi maya ile hiç kurabiye olur mu demeyin. Oluyor hemde çıtır çıtır oluyor. Bayatlamıyor, sağlıklı, içine kabartma tozu koymaktan kurtuluyorsunuz. Yumurtaya alerjisi olanlar yada kokusunu sevmeyenler de içinde ekşi mayanın kabartıcı ve birleştirici gücü olduğu için kurabiye tariflerini yumurtasız rahatça yapabilirler. Ben bugün kovboy kurabiyesini seçtim. Bu kurabiyenin özelliği kurabiye olarak çok lezzetli olmasının yanında yaptığım peynir keklerinde (cheesecake) de taban olarak kullanılabilmesi.

Çocuklu anneler bu kurabiyeyi çocuğunuzla birlikte harika bir mutfak etkinliği olarak kullanabilirsiniz. Biz İpek’le birlikte yaptık. Önce hamuru ben açtım O kalıplarla kesti süsledi. Daha sonra kendine güveni geldi minik bir merdaneyle açtı kesti üstüne cevizini koydu. Ben bir tek tepsiye yerleştirdim. Kendi yaptığı için zevkle yemekle kalmadı gelir gelmez babasına da gururla ikram etti. Akşam gelen kuzenlerimize sundu bütün gün kıkırdadı durdu.

Evet çocuklarla mutfakta işler normalin iki katı sürede yapılıyor. Temizlik için ekstra çaba da gerekiyor ama siz bunları yaparken onlar zaten başka yaramazlıklar yapacaklar, siz de mutfak işinden sonra bu yaramazlıkları temizlemekle uğraşıcaksınız. Üstelik iki taraflı sinir harbiyle. Oysa birlikte yapınca herşey çok daha zevkli oluyor ve bütün gün mutlu mutlu gezen birde çocuğunuz.

İşte tarifim.

Malzemeler:

1 su bardağı toz şeker
125 gr. Tereyağı
1 adet yumurta
2 kaşık ekşi hamur mayası (ben San Francisco ekşi hamur mayası tercih ettim, aktif yeni beslenmiş olması işinizi kolaylaştıracaktır.)
1/2 su bardağı yulaf ezmesi
1 su bardağı çekirdekli kuru üzüm
1 su bardağı iri çekilmiş fındık veya ceviz
3 su bardağı un.
Süslemek için tarçın, dövülmüş karanfil.

Yapılışı:

Soğuk tereyağı ve toz şekeri mikserin hamur karma aparatı ile iyice karıştırın. Sonra un hariç tüm malzemeyi ekleyin. Ününüzü eleyin azar azar karışıma ekleyin hamurunuz çırpma kabından ayrılıncaya kadar mikserle karmaya devam edin. Elbette Miksersiz de yapabilirsiniz. Bu sefer hamurun kıvamı ele yapışmayacak kulak memesi yumuşaklığında olmalı. Hamuru kardıktan sonra 15-20 dakika dinlendirin.

Fırınınızı alt üst ısıtma modunda 160 dereceye ayarlayın.

Hamurunuzu 1 cm kalınlığında merdaneyle açıp dilediğiniz kalıpla kesin. Üstlerine birer ceviz veya fındık koyup yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin.

Tepsinizi fırının orta rafına yerleştirin. 10 dakika 160 derecede fırınlayın. Sonra fırının derecesini 180’e yükseltip 15 dakika pişirin.

Fırından çıkardığınız kurabiyelerinizin üstlerini tarçın ve döğülmüş karanfille süsleyebilirsiniz. 15 dakika soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz.

Püf noktası: Tüm kurabiyeler fırından çıktıktan sonra kalınlıklarına göre 12-15 dakika daha pişmeye devam eder. Bu yüzden fırından tam piştikten sonra çıkarırsanız kurabiyelerinizin çok pişecek sertleşecektir.

Afiyet olsun.

Byadmin

Ekmek Pişirme Tekniği

Her fırının kendine has özellikleri vardır. Ekmeğinizi iyi pişirebilmek için, kullandığınız fırını tanımanız önemlidir. Diğer etken  ekmeğin gramajı olacaktır. Ekmek ne kadar büyükse pişirmek o kadar zorlaşır. Isı ekmeğin merkezine gidene kadar belkide dış kabuğunu yakacaktır. Bu yüzden fırın derecesini çok iyi ayarlamanız lazım. Büyük ekmeklerde buhar fırınıyla kombine pişirme yapmak çok daha iyi sonuç verir.  Ne yazık ki buhar fırınları çok pahalı ve çok yaygın değil.

Pişmiş ekmeğin altıda üstüde sert olur. Üzerine vurulduğunda tahta gibi  tok ses çıkartır. Rengi altın sarısıdır. Ekmek soğudukça sertliği gider, yumuşar. İçindeki su buharı buharlaştıkça ekmeğin kabuğu yumuşayacaktır.

Belli büyüklüklerde ekmekler için örnek pişirme süreleri aşağıdadır.

 

Poğaça büyüklüğünde ki ekmekler,180 derecede lik fırında, 45 dakikada, alt üst ısıtma yapılarak pişirilir.

Byadmin

Ekşi Maya İle Ekmek Hamurunun Hazırlanması

Birinci Karım

  • İlk önce ekmek yapacağınız unu eleyin havalansın. Elek üzerinde kalan kepeği atmayın una ilave edin.
  • Ardından ekşi hamur mayasını elediğiniz una ekleyin. Güzelce karıştırın.
  • Suyu yavaş yavaş ilave ederek karıştırmaya devam edin. Bu aşamada biraz zeytinyağı eklemek, ekmeğinize ayrı bir lezzet katacaktır. Elinizde varsa içme suyu yerine peynir altı suyunu kullanın. Ekmeğiniz hem daha lezzetli hem de daha vitaminli olacaktır.
  • Ekşi mayalı hamurunuzu normalden biraz daha yumuşak kıvama gelince karmayı bırakın.  Elinize yapışan hamur parçalarını un yardımıyla temizleyip, hamura ilave edin.
  • Kaptaki hamuru topak haline getirin. Kaba yapışmaması için üzerine un serpin.
  • Kabın üzerini nemli bezle örtün. Nemli bez hamurunuzun kurumasını önler.
  • Hamuru buz dolabına koyup, 1 gün dinlendirin. Bu süreyi damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Hamurunuz bekledikçe ekşiyeçektir.

İkinci Karım

  • Hamur oda sıcaklığına gelsin. Buzdolabında sertleşmiş olabilir. Hamurun oda sıcaklığına gelmesi kıvamının daha iyi ayarlanmasını sağlar.
  • Mayamız acıkmıştır. Onları  çoğalabilsinler diye unla besleyin. Bir avuç un ilave edip  hamuru tekrar yoğurun. Bu aşamada hamur fazla yapışkan olmamalıdır. Yavaş yavaş hamurunuz lastik kıvamına gelir. Hamurun çok sert olmamasına dikkat edin. Çok sert olmuşsa biraz su ilave ederek karıştırmaya devam edebilirsiniz. Sert hamur zor kabarır. Ara ara hamuru ve elinizi unlayın ki fazla yapışmasın. İsterseniz bu aşamada, 1 kg un için 1 çay kaşığı tuz ilave edebilirsiniz. Tuzu sonradan atmayın bakteri miktarını azaltır. Ekşi Hamur Mayasındaki bakteriler tuzu çok sevmezler. Ben genellikle ekmeğime tuz ilave etmiyorum. Tuz ekşi hamur mayası ile yapılmış ekmeğin tadını baskılıyor. İşin sağlık boyutu da cabası. İlk başlarda yadırgasanız da sonradan alışıyorsunuz.
  • Yoğurma işlemi bittikten sonra hamurunuzun üstünü ve elinizi unlayıp şekil verin. Pişireceğiniz kaba veya tepsiye yerleştirin.Tepsiyi veya kabı yağlı kağıtla kaplamak, ekmeğin  kolay çıkmasına yardımcı olur.
  • Hamurunuz yumuşak kıvamda olursa, tepside pişerken, yanlara doğru yayılır. Sert olursa kabarması zor olur. Kıvamı iyi tutturmanız önemlidir.
  • Şekil verdikten sonra ekmek hamurunuzu pişirme tepsisinde veya kabında en az 2-3 saat mayalanmaya bırakın. Bu ekmeğinizin çok daha iyi kabarmasını yardımcı olacaktır. Ekşi maya ile karılmış hamurlar kolay çökmez. Bu yüzden mayalanma süresini uzun tutabilirsiniz.

Afiyet olsun.

Byadmin

Hazır Yaş Market Mayası Kullanarak Ekmek Yapımı

Uygun kaba 1 küçük paket hamur mayasını elinizle ufalayın. Mayanın taze olmasına dikkat edin. Ufalanan mayaları suyun içinde karıştırarak eritin. Eriyiğin içine 2 çay kaşığı şeker ilave edebilisiniz. Karışıma beş altı kaşık unu, yavaş yavaş ilave ederek hamur yapın. Mayalı hamur normalden biraz cıvık olsun. Karışımı 45 dakika dinlenmeye bırakın.

 

Mayanız bekleme süresi sonunda iyice kabaracaktır.

 

Bu arada 1 kg unu eleyin.

 

Mayanızı elediğiniz una ilave esin ve güzelce karıştırın.

 

Maya ile karışmış una yavaş yavaş su ilave ederek hamur haline getirin. İlk karım da hamurunuz normalden biraz cıvık olabilir.60 dakika mayalanmış hamuru bekletin. Hamur kabınızın üzerine nemli bez örtün. Mayalanma süresi ortam sıcaklığına göre değişebilir.

 

Hamurunuz hacminin en az 3 kart artması lazım.

 

Mayalanan hamurunuza 2-3 kaşık un ve 1 çay kaşığı tuz atarak tekrar yoğurun. Yoğurmasonunda hamur lastik kıvamına gelmelidir. Hamurun üstünü biraz unlayın. Bu aşamada hamur elinize veya kaba yapışmaz.

 

Artık hamura şekil vermek için tezgahınıza alabilirsiniz. Tezgaha biraz un serpin ve hamuru şekillendirin.

 

 

Şekil verdiğiniz hamuru tepsiye veya pişirme kabınıza yerleştirin. Havadar olmayan sakin bir yerde tekrar mayalanmaya bırakın. Bu süre 30-45 dakika olabilir.

 

Hamurun ilk halinden 1-2 kat fazla genişlemesi yeterli olacaktır. Fazla beklerse pişme esnasında çökebilir. Beyaz un ve hazır maya kullanılan ekmekler çabuk kabarır ve çabuk çökerler.

 

Mayalanmış ekmek hamurunu 170 dereceye ısıtılmış fırına yerleştirin. Fırının alt ve üst ısıtması açık olsun. Pişirme için 90 dakika yeterli olacaktır.

AFİYET OLSUN

Byadmin

Yaş Hamur Mayalı Ekmeğin Hamuru Nasıl Hazırlanır

Bir küçük yaş hamur mayasını kabın içine ufalayın.

Üzerine 1 tatlı kaşığı toz şeker ilave edin.

İçme suyuyla veya elinizde varsa peynir altı suyu ile karıştırın ve mayayı eritin.

Karışımın içine un ilave edin, hamur haline getirin. Normalden biraz cıvık olsun.

Hamur mayasını 60 dakika dinlendirin. Hamur kabaracaktır.

Kullanacağınız miktarda unu yoğurma kabına eleyin.

Küçük paket yaş hamur mayalarının bir tanesi 1-2 kg un için kullanılabilir.

Bir saat sonunda kabarmış hamur mayasını unun içine karıştırın.

Un ve maya karışımına yavaş yavaş içme su ilave ederek yoğurun.

Hamurunuz 1. yoğurma da normalden biraz cıvık olabilir.

Yoğrulan hamurun kabının üzerine nemli bez örtün ve 1 saat dinlenmeye bırakın.

Hamur ilk halinden 2-3 kat fazla hacme ulaşması gerekir. Bu hacme ulaştıktan sonra  hamurun içine 2-3 kaşık un atarak, tezgahta lastik kıvamına gelene kadar yoğurun. Hamurun tezgaha yapışmaması için biraz unlayın.

Hamurunuz lastik kıvamına gelince artık şekil verebilirsiniz.

Şekil verilmiş hamuru, pişirme kabına koyun ve 30 dakika hava akımı olmaya  yerde dinlendirin. Bu aşamada hamurunuzun en yüksek hacme gelmesini beklemeyin.

Hamura şekil verip tepsiye yerleştirin ve 10-15 dakika daha dinlendirin. Hamurunuzu artık sıcak fırına koyabilirsiniz.

Byadmin

Grissini (Piemonte Bölgesi)

Un 500 gr. – Su 300 gr. – Ekşi Hamur Mayası  150 gr.  – Tuz ince 10 gr. – İrmik 50 gr. Susam 20gr. – Yumurta fırçalamak için

Yapılışı:

Elenen un, tuz,irmik ve ekşi mayayla birlikte güzelce karıştırılır. Karşıma su ilave edilerek hamur güzelce yoğurulur. Ekşi maya ile yoğurulan hamur mayalanmaya bırakılır. 

 

Elde edilen hamur  parçalara ayrılır. Her bir parçaya kurşun kalem şekli verilir. Oluşan çubukların üzerine çırpılmış yumurta sürülüp susam ilave edilir.

 

İşlem bittikten sonra üzerine streç film çekilir. Grissini %50 oranında kabarmaya bırakılır.

 

kabardıktan sonra 180 derecelik fırında 20 dakika pişirilir. Eğer Grisiniler kalın olduysa pişirme süresi uzayabilir.

 

 

AFİYET OLSUN

Byadmin

Ciabatta Yaş Hamur Mayalı (Toscana Bölgesi)

Malzemeler:

Un 600 gr, Su 450 gr, Zeytin Yağı 60 gr.Tuz ince 15 gr, Maya 10 gr.

Yapılışı:

IMG_1003

 

Su,maya ile karıştırılır. Daha sonra tuz ve zeytinyağı ilave edilir. Hamur iyice yoğurulur.

IMG_1005

Oluşan hamuru,un ilave edilmiş kap da %100 oranına kabarana kadar bekleyin. kabın üzerini nemli bezle örtmeyi unutmayın

DSC_5971

Daha sonra kabaran hamuru tekrar yoğurun.

IMG_0998

Hamur tekrar kabardıktan sonra şekil verip, yağlı kağıt  konulmuş tepsiye alın.

Ciabatta İtalyanca da terlik demek.

IMG_0857

Dinlenme süresi sonunda 180 dereceye ısıtılmış fırında 40 dakika pişirin. Unutmayın ki pişirme süreleri ekmeğin büyüklüğü ile değişebilir.

DSC_6052

Bu ekmekler yoğun ve biraz ser oluyor. Ben çok fazla tercih etmiyorum.

AFİYET OLSUN

Byadmin

Pane Alle Olive Nere (Bence Zeytinli Ekmek) -Yaş Hamur Mayalı

IMG_1040

Un 500 gr – Su 350 gr. – Yaş Hamur Mayası 15 gr. Dilimlenmiş Siyah Zeytin 15 gr. Siyah Zeytin Ezmesi 100 gr.

Yapılışı:

IMG_1041

Su,maya ile karıştırılır. Maya eridikten sonra tuz,zeytin ezmesi ve un ilave edilir. Hamurhaline getirilene kadar karıştırılır. Hamur mayalanması için üzeri kapatılır.

 

IMG_1046

En az ilk halinden 2-3 kat kabaracak kadar bekletilir. Vaktiniz varsa bir karım daha yaparsanız ekmeğiniz daha iyi olur. Bu aşamada dilimlenmiş zeytinlerinizi hamura atıp karıştırabilirsiniz.

IMG_1047

Kabarmış hamurunuzu tekrar karın. Bu aşamada hamur normalden biraz yumuşak oluyor. Elinize yapışmaması için biraz unlayın. Yoğurma süresini uzun tutarsanız hamur daha iyi şekil alır.

IMG_1048

Artık hamurunuza şekil verip tepsinize dizebilirsiniz. Fırına atmadan önce hamurunuz %50 kabarsın. 10-15 dakika bekletmek yeterli olabilir.

180 dereceye ısıtılmış fırında. 40 dakika pişirmek yeterli olabilir. Ancak bu süre ekmeklerinizin büyüklüğü veya fırınınıza göre değişebilir.

 

DSC_6203

AFİYET OLSUN

Byadmin

Foccaccia – Yaş Hamur Mayalı (Liguria Bölgesi)

Su,maya ile karıştırılır. Daha sonra tuz ve zeytinyağı ilave edilir. Hamur iyice yoğurulur.

IMG_0967

Hamurumuzun üzerine nemli bez örtün ve mayalanmaya bırakın. Mayalanma sonunda hamur ilk halinin, en az 3 kat fazla hacme ulaşması lazım.

IMG_1002

Bu arada, 30 gr civarı sızma zeytin yağını damak tadınız göre 3-4 diş ezilmiş sarımsak ve 5 gr. çekilmiş biberiye ile karıştırın.

IMG_1020

Tepsiye yağlı kağıt serin ve üzerini yağlayın. Mayalanmış hamuru tekrar karın ve porsiyonlara ayırın. porsiyonlara ayrılmış hamurları tepsinin üzerine bazlama şeklinde elinizle açın. Açılmış hamurun üzerini parmaklarınızla bastırın,krater şeklinde çukurlar açılsın. Hamurun üzerine fırça ile yağlı sosu sürün. hamurları 35-45 dakika dinlendirin

IMG_1021

Bu aşamada hamuru la çok fazla oynamayın, içinde oluşan hava kaçmasın. Oklava kullanmaktan da kaçının. Fırına sürmeden önce hamurların üzerine bulgur büyüklüğünde kaya tuzu öğütün.

IMG_0857

Dinlenme süresi sonunda 180 dereceye ısıtılmış fırında 30 dakika pişirin.

 

Biraz zamanınız varsa ekşi hamur mayası kullanarak yapın. Mayalanma süresi uzun olsa da ekmekler çok daha lezzetli olur. 

AFİYET OLSUN

Byadmin

Ekşi Mayalı Patatesli Buşeler

Çay saatlerinde, kahvaltılarda nedense tatlılar çok kolay bulunurda, iş tuzlulara gelince ne yapılacağına karar vermek zorlaşır. Yumuşacık yapımı kolay buşelerim, sabah İpek okula giderken kolay bir kahvaltı alternatifi. Ayrıca öğleden sonra gelen misafirlerim için de doyurucu bir lezzet.

Hamur işlerinin kilo yaptığını bilmeyen yok ama ekşi mayalı hamur işleri birde tam buğday unu ile yapılırsa o kadar da suçlu değiller.

Bir kere, ekşi mayalı hamur işlerinin glisemik indeksi düşük. Bu yüzden kan şekerini hızla yükseltip, düşürmüyor. Aksine az bir miktarı bile doyurup tok tutuyor. Yanına hafif salatalarla ikram ederseniz misafirleriniz çok mutlu olur. Kiloları dert etmeden, gönül rahatlığıyla yiyebilirler.

Ekşi mayalı hamur işleri B vitamininden yüksek, lifli çocuklar için çok sağlıklı. Kim istemez ki okula giden çocuğu sabah sabah bol B vitamini alıp, derslerine daha iyi konsantre olsun. Kolay acıkmasın ve tenefüslerde abur cubur tüketmesin.

Üstelik Buşelerimin yapımı çok da kolay.

Malzemeler:
250 gr. İki iri boy patates
Yarım su bardağı süt
5 kaşık küp doğranmış tereyağı
2 yumurta
2-3 yemek kaşığı aktif ekşi maya
Yarım su bardağı zeytinyağı
4 su bardağı un
Tuz
Biberiye
Arzuya bağlı çekirdekleri çıkarılmış siyah zeytin
Süslemek için çörek otu

Yapılışı:

1-Önce patatesleri haşlayıp yarım bardak sütle püre yapın. Pürüzsüz bir püre olması önemli, çünkü hamurunuz çok daha iyi kabarıyor.

2- Yumurtaların bir tanesinin sarısı ayırın. Buşelerin üzerine süreceğiz.

3- Tüm malzemeyi karıştırıp yoğurun. Unu yavaş yavaş ilave edin. Elinize yapışmayan yumuşak bir hamur olacak. Ben mikserle karıyorum. Şayet çırpma kabının kenarlarına yapışmıyorsa kıvamı olmuş demektir. Elle kararkende elinize yapışmayarak toplanabilecek bir hamur olması gerekiyor.

4- Daha sonra üstünü örtün kurumasın ve mayalanmaya bırakın. Mayalanıp iki katına yakın kabardığında tezgahı unlayın gerekirse biraz daha un ilave edin ve tekrar yoğurun.

5- Pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine yuvarlak iri ceviz büyüklüğünde toplar yaparak yerleştirin. Buradaki püf noktası hamurdan kopardığınız parçaları top haline getirirken köfte gibi yuvarlamamanız. Üsten alta doğru hamuru gerdirerek altta birleştireceksiniz. Üste gelen kısmı gergin kalacak ki iyi kabarsın. Birde tepsiye sık sık yan yana dizeceksiniz ki birbirini tutup yayılmasınlar.

6- Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörek otu serpin.

7- Bırakın bir sürede tepside mayalansın.

8- Tepsinizi soğuk fırına sürün yavaş yavaş ısınırken mayalanmaya devam edecektir.

9- 200 derecelik fırında 35-40 dakika pişirin. Fırınınızın ekmek pişirme modu varsa o ayarda pişirin. Yoksa sorun değil. Buşeleriniz pişerken fırına içi su dolu bir kap koyun ki yumuşacık kalsınlar.

Bereketli olsun.

Byadmin

Ekmek Makinasında Ekşi Mayalı Ekmek

Evde ekmek yapmanın en kolay yollarından biridir, makine ile ekmek yapmak. Eliniz hamura değmez ekmeğiniz hiç zahmetsizce pişer. Siz malzemeleri koyarsınız o karar mayalar pişirir ve nihai ürün hazır olunca size haber verir.

Ben ekmek makinası hiç almadım. Normal fırında kendi kontrolümde pişirmeyi tercih ediyorum ama Annem arada kullanır. Yoğunluk düzeyine göre makinede yada çoğu zaman normal fırında ama mutlaka ekmeğini evde yapar.

Makine haznelerinde kullanılan yapışmaz teflon kaplı yüzeylerden oldum olası tedirgin olurum. Bana çok sağlıklı gelmiyor yinede bir arkadaşım ekşi maya kullanmayı çok istediğini ama ekmeği makinede yapmak istediğini söyleyince Annemin makinesinde bir kaç deneme yaptım.

Şayet sizde ekmek makinesinde ekşi mayalı ekmek yapmak isterseniz bizim tekniğimizi kullanabilirsiniz.

Hazırlık

Ekşi mayanızı buzdolabında saklıyorsanız birgün önceden çıkarıp 8-12 saat ara ile iki yada üç kez besleyip son beslemeden 2-3 saat sonra mayanız en aktif haldeyken ekmeğinizi pişirirseniz mükemmel oluyor.

Yok ben o kadar sabırlı değilim diyorsanız buzdolabından çıkarıp oda sıcaklığına gelince bir kez besleyin kabarcıklandığında ki bu beslemeden 2-3 saat sonra olacaktır ekmeğinizi pişirebilirsiniz. Bu şekilde de gayet tatmin edici bir sonuç elde edeceksiniz.

Malzemeler

3 su bardağı tam buğday unu
3 tahta yemek kaşığı dolu dolu aktif ekşi hamur mayası
1,5 su bardağı su
1 çorba kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı tuz

İkinci karım için

1/3 su bardağı su
3 yemek kaşığı dolu dolu tam buğday unu

Yapılışı

1- Ekmek makinenizin marka ve modeline göre değişir ama biz normal ekmek pişirme modunda ve orta sıcaklık ayarında pişirmeyi seçtik.
2- İlk önce malzemeleri koyup makineyi çalıştırın ilk karımı yapıp mayalanmaya geçtiğinde makineyi kapatın ve bir saat mayalanmasını bekleyin.
3- Bir saat sonra ikinci karım için gerekli un ve suyu ilave ederek makinenizi baştan başlatın ve kendi programında ekmeğinizi pişirin.

Afiyet olsun.

Byadmin

Kemalpaşa Tatlısı yada Kırmasti

Ben Kemalpaşa tatlısını ilk kez ve en çok Bursa’nın Karacabey ilçesinden olan Yengemde yemiş ve sevmişimdir. Adapazarı’nda geçirdiğimiz bayramlarda tepsilerle Kemalpaşa tatlısı ve ıslamalı köfte olurdu. Damağımda ikisi bir arada kalmış.

Gerçi Bayram geçti ama ben yinede bir Bayram tatlısı tarif etmeden geçemeyeceğim. Kemalpaşa tatlısı Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunmuş, sevilmiş ve bügün de sadece orada üretilen bir tatlıdır. Eski adı Kırmastidir ama herkes Kemalpaşa tatlısı olarak bilir. İlçede taze taze yapılıp yenen tatlı kurutularak da raflarda satılmaktadır. Fakat diyoruz ya herşeyin doğalı, tazesi işin içine raf ömrü girince koruyucular giriyor tatlandırıcılar giriyor. Biz en iyisi yine evde yapıp taze taze yiyelim.

Zaten bayramda yapın bakın bir tane size kalıyor mu?

Önce işe tuzsuz beyaz peynir yada lor yaparak başlayın. Olmadı satın alın. Gerçeğinde tuzsuz kelle peyniri kullanılıyormuş ama ben ev yapımı taze beyaz peynir bulduğuma şükrederek işe girişiyorum.

Malzemeler:

Hamuru için:
90 gr. un
90 gr. irmik (hepsini un da koyabilirsiniz.)
1 çay kaşığı karbonat
2 yumurta
85 gr. tereyağı
150 gr. tuzsuz taze beyaz peynir
1 tutam tuz.

Şerbet için:
300 gr. toz şeker
2 bardak su
2 tatlı kaşığı dolusu limon suyu

Derin bir kapta unu eleyin ortasını havuz gibi açarak diğer malzemeleri koyup yoğurun. Cıvık ele yapışan bir hamur oluyor.

 

Tepsiye yağlı kağıt sererek üstüne hamurdan yirmi tane küçük top yapın. Hamurun elinize yapışmaması için herdefasında elinizi unlayın. Üstlerine parmağınızla hafifçe bastırarak mührünüzü basın:)

 

200 dereceye ısıttığınız fırınınıza sürüp 20-25 dakika tamamen kızarıncaya kadar pişirin.

 

Sonra şerbeti hazırlayın. Limonu şeker eriyip kaynayınca ilave edin. Çok kaynatmanıza gerek yok şeker erisin yeter.

Tatlılar soğukken şerbete atıp yumuşayana kadar orta hararetli ocakta kaynatın.

 

Servis tabağına alıp üstünü kaymak, fıstık, cevizle süsleyin.

Ben tahin dökerek servis yapmayı tercih ediyorum. Bunuda Ankara’da gerçek Ankara döneri yapan artık sayısı çok azalmış küçük esnaf lokantalarından birinde tadıp öğrenmiştim. Tavsiye ederim.

Afiyet Bayram olsun.