Çiğ Damlasından Mayaköy Hıdırellezin Doğuşu - Doğal Maya

Çiğ Damlasından Mayaköy Hıdırellezin Doğuşu

Çiğ Damlasından Mayaköy Hıdırellezin Doğuşu




Ürün Detay

İlk kez İpek için yoğurt mayalamaya başladığımızdan beri, doğal zinciri bozulmamış yoğurt mayasının da peşindeydik. Tüm uğraşlarımıza, seyahatlerimize ve bulduğumuz herkesle konuşmamıza rağmen elde edememiş, sonunda bizim yoğurdumuzu zinciri bozulmamış halde Bulgaristan’da bulmuştuk.

Yıllar önce geçirdiğimiz bir tatilde, yaşlı köylü kadınlardan yoğurt mayasının ilk nasıl yapılacağını öğrenmiştik.  O tarihten beri her hıdrellez zamanı denedik ancak bugüne kadar bir türlü tutturamamıştık.

Nohuttan, kozalaktan, biberden süte maya yapılabiliyor ama daha önceki yazılarımızda da açıkladığımız gibi bunlar değişik süt kesikleri olmaktan öteye gitmiyor. Yani yoğurt olmuyor. Gerçekte yoğurtta olması gereken iki tane bakteri var laktobacillus bulgaricus ve streptococcus thermophilus. Bunları bu şekilde nohutta kozalakta bulamıyorsunuz.

Aslında bu iki bakteri bizin coğrafyamızda mevcut ve özellikle hıdrellez zamanı yani baharda popülasyon olarak güçleniyorlar. Bu yüzden yaşlı kadınlar yoğurt yaparken Hızır (as) gelip Hıdırellez akşamı sütünüzü mayalar yoğurdunuz ertesi sabah hazır olur, hatta ortasında parmakla basılmış mührü bile olur diye efsaneler anlatıyorlar.

Bizde 4 yıldır her Hıdrellez’de bu efsaneleri deniyorduk. Elbette bunlar için şehrin göbeğini seçmedik. Sürekli bakir, yerleşim alanlarından uzak, ormanlık ve dağlık bölgelerde denedik. Çiğ damlalarını topladık, sütleri mayaladık ve nihayet bu sene emeklerimiz sonuç verdi.

Yani Hızır bu sene bize de geldi. Sütümüzü yoğurda çevirdi. Üstelik mayalarken yine kuşkuluyduk, zaten hiç emin olamıyorsunuz. Sütü kaynattık, ılıttık. Yaprakların üstünden topladığımız çiğ damlaları ile mayaladık. Sonra hepimiz dua ettik. Bulduğumuz tüm örtü ve battaniyelerle sardık, ilkel şartlarda tam bir inkübatör yaptık. Sabaha kadar heyecanla bekledik.

Sabah tencerenin kapağını neredeyse törensel bir edayla açtık. İlk önce kokusu geldi, yoğurdumuz hazırdı. Hemen tadına baktık. Hem tadı hem görüntüsü tamamen yoğurttu. Başarmıştık.

Bundan seneler önce ekşi mayamızı da yine kendimiz yapmıştık. O tarihten beri koruyoruz ve her geçen gün mayamız güçleniyor ekmeklerimiz sağlık lezzet kazanıyor. Şimdi de yoğurdumuzun mayasını kendimiz yaptık. Artık yüzde yüz doğallığına, safiyetine kefiliz. Şimdi sıra onu koruyup, güçlendirmekte.

Neden bu kadar doğal yoğurt mayası için uğraştığımızı sorabilirsiniz. Birinci neden artık hepimizin bildiği yoğurttan elde edilen faydaların tümünün endüstriyel yoğurtta değil, sadece ev yoğurdunda mevcut olması. Bağışıklık sistemimizi güçlendiren, bağırsak floramızı düzenleyerek bizi kanser dahil pek çok hastalıktan koruyan probiyotikler ve prebiyotikler sadece canlı bakteri ve mantar popülasyonlarından oluşan ev yapımı yoğurtlarda mevcut. Yani yoğurdum güzel olsun diye süt peşinde koşmak yeterli değil asıl mayanın peşinden koşmak şart. Zaten Anadolu’da da bir tabir vardır “Mayası bozuk adam olmaz” denir. Mayanız yanlışsa doğru yoğurdunuz olmaz ve siz boşuboşuna zahmet edip yoğurt yapmış olursunuz. Öyle sütçüden gelen, komşudan alınan, endüstriyel yoğurtla mayalanan yoğurt probiyotik değildir. Zaten kısa zamanda bu mayalar bozulur. İki üç kereden sonra ya süner ya yoğurt cıvık olur ya da tadı değişir. Oysa gerçek doğal yoğurt mayası asla bozulmaz, aksine yıllar geçtikçe tadı güzelleşir, maya güçlenir. Nesilden nesile korunup miras bırakılabilir.

Bizim bu yaptığımız maya bir şifa, düzgün korunur, saklanır ve kullanılırsa doğanın bir mucizesi, dermanı.  Gerçekte bu topraklar çok verimli, üretken ve mucizelerle dolu. Yeter ki kirletmeyelim, tüketmeyelim. Kültürümüze, özümüze ve ürünlerimize sahip çıkalım. Bize diretileni değil, doğru ürünü, temiz ve doğal olanı talep edelim.

Sağlıkla kalın.